Meşruiyeti kendinden menkul despotik rejimin bekçisi CHP ve onun uzantısı olan Kemalist vesayet odaklarıyla yönettikleri eski Türkiye yok artık.
Erdoğan alayının köküne kibrit suyu döktü de ondan.
Bu milletin neredeyse çeyrek asırdır liderine Erdoğan'a neden sahip çıktığını anlayamayacak ve sorgulayamayacak kadar da gerzekler üstelik.
Aşağılık 27 Mayıs darbesine "ihtilal" deyip "kutsayan" ve bir dönem o aşağılık darbeyi "kutlatan" fikir fahişeleri günümüzde var hala.
1923'ten 1950'ye kadar (1946 "açık oy"-"gizli sayım" zırtapozluğunu saymıyoruz) tek partili rejimin biricik partisidir CHP.
"Hiç seçilmemiş" İnönü'yü "Milli Şef" yapan CHP...
27 Mayıs, 28 Şubat, 27 Nisan'da postal yalayan CHP.
Erdoğan'a "cumhurbaşkanı adayı olma, darbeye çanak tutma!" diyen CHP.
'Tankı görürsem önüne ilk ben çıkarım' deyip tankı görünce arkasından sıvışıp kaçan Genel Başkanı ile tanınan CHP.
Neyse canım, binlerce kez yazdık çizdik.
Başta CHP olmak üzere herkes biliyor bunları.
Onca lafı şunun için söyledik.
Demokrasi aşkı falan hepsi palavra. Hiçbir ilerleme yok, CHP'de her türlü siyasi absürtlük yüzyıl da geçse devam ediyor.
Hatırlatma babından söyleyelim. Mesela cuntacıları harekete geçirip demokrasinin önünü tıkayan Sabih Kanadoğlu'na 'demokrasi ödülü' verendir CHP...
Biri kaset kumpasıyla genel başkanlık koltuğuna oturur,
Diğeri şaibesi (pavyondaki pazarlıklara kadar düşmüş) kurultay ile genel başkan seçilir.