Örgütün silahlı olanını severler!
Çok can verdik, çok bedeller ödedik. Maddi manevi kayıplarımız, toplumsal travma, iç çatışma, ayrışma, istikrarsızlaşma.., vesaire... 47 yıllık terör belası...
Yaşananları tek tek yazsak bu köşelere sığmaz.
Terör belası enerjimizi emdi.
Ve en önemlisi de emperyalistlerin içimizdeki işbirlikçileriyle terör sopasını kullanarak Türkiye'yi dizayn etmesiydi.
Ama hesapları tutmadı.
Türkiye önlenemeyen yükselişiyle birlikte tüm oyunları bozdu. Terör örgütü kendini feshettiğini ilan etti ve ilk etapta sembolik olarak silahları yaktı.
Erdoğan'ın: "Bugün büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye Yüzyılı'nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır." cümlesi bu bakımdan çok önemli.
Türkiye Yüzyılı hedefi ancak "terörsüz Türkiye" ile mümkün.
"Terörsüz Türkiye" sürecini anlatmak üç beş köşeye sığmaz.
Erdoğan'ın tarihi konuşmasındaki her başlık saatlerce konuşulur.
"Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz."
Ve..,
"Bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgahı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor."
***Bu sürece gelmek o kadar da kolay olmadı.
Rahmetli Sırrı Süreyya Önder bir metafor kullanarak; "çiviyi 'Arş-ı Âla'ya çaktınız" demişti Devlet Bahçeli'ye.
Evet, ancak "bilge" Devlet çakabilirdi o çiviyi 'Arş-ı Âla'ya.
Ve "Kürt sorunu benim sorunum" diyen asrın lideri devrimci Erdoğan kararlığı ve iradesiyle 'barış ve kardeşlik' süreci başladı.
Cumhur Ittifakı'nın kıymeti, sözde muhalefetin tıyneti yeniden gözler önüne serildi.
***Şimdi gelelim "terörsüz Türkiye" sürecine karşı olan, fitne fücur çıkaran, sabote etmek isteyen tıynetsizlere!..