Seçimden sonra masa dağılıp ortalık kan gövdeyi götürünce; "Yazık yaa, saf mıyım ben yaa... Ya safım ya aptalım... Bir kalp işretine kandım!.." demişti Fatih Portakal.

Altılı masa bir kurtuluştu, demokrasinin Nirvanasıydı, kaybedince moktan bir masa oldu CHP'li gazetecilere göre. Çoğu 'Allah cezanı verecek Kemal' demeye başladı.

Lakin diğerleri ifşa olmuş sahtekarlıkları savunmaya çalışırken, o en basit taktiği kullanarak işin içinden sıyrıldı. O yüzden çok fazla kızamıyoruz Portakal'a

"Ne kadar aptalmışım, bir kalp işaretine kanmışım" demiş bir kere.

Yani "aptallığıma verin" diyor. Ne diyeceksin ki..

O kadar saf ve aptalsa ceza-i ehliyeti de yoktur zaten. Haa, aptal ve saf olması CHP kanalında çalışmasına mani değil elbette. O başka bi'şey!.. Ama 'aptal herif' diye de sıkacak halimiz yok Portakal'ı!..

Benzer taktik Eko'dan geldi. O da yırtmaya çalışıyor...

Seçime kaldı 2 hafta.

Önceki gün sordular.

-"Evlilik desteği" diyerek bir vaatte bulundunuz. Haftada bir gün yuva kuran gençlere sosyal tesislerde ücretsiz düğün yapacağım dediniz. Yaptınız mı.."

Eko: 'Hatırlamıyorum...'

-"15 bin sosyal konut üreteceğinizi söylediniz"

Eko, "Yanlış hatırlamıyorsam 10 bin olması lazım. Hatırlamıyorum. Bunları konuşacağımızı bilseydim yanımda getirirdim."

Olmadı, hatırlayamadı...

"Belki hatırlamaya başlamıştır" diyerek bi'de Cüneyt şansını denedi.