Gazeteci kılıklı faşist darbeci zırtapozlar!

Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin;

"Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başkomutanım. Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Türkiye yüzyılında, biz de kahraman şehitlerimizin izinde bayrağı savunmaya hazırız" dedi...

Bu ifadeler sözde muhalif basına çok koydu!

Efendim AK Parti ağzıyla konuşuyormuş!

Neden..

"Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik" demesi yanlışmış.

Bir de komutan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a; "sayın başkomutanım..." falan dememeliymiş!..

Anayasaya göre; Cumhurbaşkanı TBMM adına, meclisin manevi varlığının ayrılmaz bir parçası olan başkomutanlığı temsil eder. Komutanı'nın Cumhurbaşkanımıza; 'Sayın Başkomutanım' demesinden daha doğal bir şey olabilir mi..

Kime ne anlatıyoruz.

Bu Babıali dingillerine boşuna 'postal yalayıcı', 'darbeci', 'cuntacı' demiyoruz.

Tabii, emretmeyen, darbe yapamayan, muhtıra vermeyen, millete efendi olmayan komutan, 'komutan değildir' bunlara göre.

Öyle ya demokrasilerde Genelkurmay Başkanı kimin cumhurbaşkanı olacağına karar verir.

Çağdaş, demokrat, süper laik, Kemalist bir gazeteci genelkurmay başkanına sorar;

"Şu ismi geçen kişi cumhurbaşkanı adayı olabilir mi" der.

Komutan, kriterleri koyar. 'Sözde değil, özde laik olması gerekir' der.

Genelkurmayın verdiği yine o brifingde diğer bir 'bağımsız özgürlükçü, çok demokrat ve acayip Kemalist' gazeteci ısrarla genelkurmay başkanına sorar;

"Cumhurbaşkanının eşinin başörtülü olması sizce sorun teşkil eder mi!.."

'Malum şahıs sizin kriterlerinize uyuyor mu' diye soran Babıali'nin bit yavrusu da oradadır.

Velhasıl cumhuriyetçi demokrat aydınlanmacı gazeteciler komutanı çok sıkıştırırlar.

Ama bu sefer karşılarında Erdoğan vardı. Maçaları yemez. Gece yarısı tırsak bir muhtıra ile şansını dener 'sözde özde' genelkurmay başkanı.