Sınır ötesinden gruplar halinde gelip, saatlerce karakollarımızı ateş atlına alan, sonra geri çekilen teröristler yok artık.
Zira eski Türkiye yok. Evet şartlar değişti.
Terör örgütü PKK'nın topraklarımızdaki tüm inlerine girildi. Sınır ötesinde düzenlediğimiz operasyonlarla başta Kandil olmak üzere terör kampları dağıtıldı. Suriye'de yaptığımız operasyonlarla emperyalistlerin teröristan hayallerini yıktık. ABD, Rusya ve Baas rejimine rağmen başardık. Baas rejimi yıkılınca teröristlerin kaçacak yerleri de kalmadı...
Devletin çağrısı çok netti. Terörle mücadelede paradigma değişikliği yoktu. Müzakere ve dahi pazarlık yoktu. Erdoğan son kez uyardı; 'silahlarınızı bırakın ve kendinizi feshedin, etmezseniz silahlarınızla birlikte hepinizi gömeceğiz.'
Ve sonunda terör örgütü PKK'yı kuran Öcalan çağrıyı yaptı:
"PKK ömrünü tamamlamıştır."
"Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır."
"Devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."
O metinde en çok dikkatimi çeken bölüm ise şuydu;
"Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir."
Kimin, ne zaman ve hangi amaçla söylediğine bakmaksızın söylüyorum.
Kendini bu topraklara ait hisseden herkesin ortak düşüncesi, duygusudur bu. Biz de gazeteci olarak terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadele sürecinde 'aynı' cümleleri kurduk. Bölücüler dışında kimin itirazı olur buna, deyiverin hele.