Rahşan Ecevit'in "din elden gidiyor" diye feryat etmesi,
Sabih Kanadoğlu'na 'demokrasi ödülü' verilmesi,
Kılıçdaroğlu'nun 'başörtüsü sorununu ben çözdüm' demesi, işsizlik sorununu 'her muhtara yardımcı atayarak' çözme procesi,
Uçan mürekkep, yürüyen mürekkep.., ila ahiri..
Biz neler yaşadık, neler gördük. Bunlar gibi yüzlerce örnek verebilirim.
Ama şu hepsini geçti;
Müseccel cuntacı-darbeci CHP, halkın seçtiği cumhurbaşkanına "cuntacı" dedi.
Demem o ki, siyaset tarihimiz ne absürtlükler gördü, ama böylesine ilk defa şahit olduk.
Vesayet odaklarıyla çarpışan, cunta ve cuntacıların çanına ot tıkayan, her girdiği demokratik seçimi kazanan, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan cuntacıymış!..
Bunu söyleyen kim..
CHP...
Çüşş, oha ve de höst!..
1923'ten 1950'ye kadar (1946 "açık oy"-"gizli sayım" komedyasını saymıyorum) tek partili rejimin biricik partisi...
Hiç seçilmemiş İsmet İnönü'nün "Milli Şef" ve "Değişmez Genel Başkan"ı olduğu CHP...
Türkiye'deki her darbeyi destekleyen, cunta komitelerinde siyaset yapan, darbe kutlayan ve kutlatan CHP...
27 Mayıs'ta 'klasik', 28 Şubat'ta 'post-modern' postal yalayan parti CHP.
Erdoğan'a 'cumhurbaşkanı adayı olma, darbeye çanak tutma!' diyen CHP.
Cuntacıların 27 Nisan'da yayınladığı bildirinin altına imza atan vekilleri haiz CHP.
'Tankı görürsem önüne ilk ben çıkarım' deyip tankı görünce arkasından sıvışıp kaçan Genel Başkanı ile hafızalara kazınan CHP...
15 Temmuz'da terliği giyip kahvesini yudumlarken darbecileri sadece seyreden genel başkanıyla tanınan CHP...
İnönü'den beri ülkedeki her darbenin ya bizzat içinde yer almış ya da destek vermiş cunta vesayeti ile seçilmeden 80 yıl ülke yönetmiş CHP...
Her şeyi değişen ama cuntacılığı baki kalan parti CHP.
Tek kişilik pusulada (Eko), tek kişiyi tercih ederler.