Savaş ve çatışmalarda yiten kültürel bellek

Gazze başta olmak üzere Ortadoğu'nun birçok yerine yayılan saldırılarda insani dramın yanında kültürel bir soykırım da yapılıyor. Medeniyetin doğduğu bu topraklarda binlerce yıllık hafıza da yıkımla, talanla yok ediyor.


Tüm dünyanın odaklandığı ve şiddet sarmalının her geçen gün giderek daha da arttığı Ortadoğu'da kuşkusuz en öncelikli kaygımız ve üzüntümüz insani kayıplarla ilgili. Gazze başta olmak üzere coğrafyanın birçok yerine yayılan soykırım, katliam ve hayatları çalıp yok eden saldırganlıklarla bölgeyi kan tarlasına çeviren Siyonist işgal durdurulması gereken en öncelikli sorun. Bunca insani dramın hemen ötesinde ise bir taraftan da kültürel bir soykırım, adeta barbarlığa öykünen bir vurdumduymazlıkla medeniyetin doğduğu bu topraklarda binlerce yıllık hafızayı da yıkımla, talanla yok ediyor. Özellikle Osmanlı döneminde Şam topraklarındaki beldeler anlamına gelen Bilâd'üş Şam yani Levant bölgesini oluşturan bölgelerden Suriye, Lübnan, Filistin coğrafyası bu yıkımdan en fazla etkilenen yerler.

Yitip Giden Suriye

Dünyada kesintisiz olarak insan hayatının devam ettiği en eski şehirlerden biri Şam. Şehir hem Hristiyanlık hem İslam tarihi bakımından son derece önemli. Memlûk, Eyyubi ve Osmanlı dönemi eserleri ile baş döndürücü bir kültürel mirasa sahip olan Şam'da iç savaş boyunca yaşanan çatışmalarda onlarca tarihi eser ilgisizlik nedeniyle harap olmaya yüz tutmuş durumda. Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilen Süleymaniye Camii ve Külliyesi şu an ayakta zor duruyor. İç savaşın hemen öncesinde Türkiye külliyeyi restore etmeye başlayacaktı ancak savaş çıkınca onarım projesi maalesef başlamadan bitti. Osmanlı süvari alayı binası, Mithat Paşa Hanı, Şam Mevlevihanesi ve Hamidiye Çarşısı başta olmak üzere irili ufaklı onlarca Osmanlı eserine acilen müdahale edilmesi gerekiyor. Şehirdeki Osmanlı öncesi, özellikle de Kasyun Dağı eteklerinde yoğunlaşan Eyyubi ve Memluklu dönemi mescitler, medreseler ve türbeler bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle her an yıkılabilir. Şam şiddet sarmalından Suriye'nin diğer şehirlerine göre nispeten daha az etkilense de terör saldırılarından payına düşeni alıyor. En son iki hafta önce tarihi bir kiliseye ibadet esnasında düzenlenen canlı bomba saldırısında birçok insan ölürken yapı da önemli oranda hasara uğradı.

Halep'ten Hama'ya Yaşanan Yıkım

Suriye İç Savaşı'nda Halep'te yaşanan en büyük yıkım Emevi Camii'nin yerle bir edilmesi oldu. İnşa tarihi erken İslami döneme yani Emeviler'e uzanan cami Osmanlı döneminde Mimar Sinan başta olmak üzere birçok önemli uzman ismin müdahaleleriyle ayakta tutulup bu zamana kadar yaşatılan cami ne yazık ki Esed'in varil bombaları ile yerle yeksan edildi. Bunun yanı sıra şehirdeki irili ufaklı çok sayıda mescit ve kilise de çatışmalarda hasara uğradı. Devlet otoritesinin ortadan kalktığı yıllar boyunca yağmalanan tarihi alanların, soyulan müzelerin ise haddi hesabı yok. İç savaş döneminin zihinlerde iz bıraktığı en acı vandallıklardan birisi de Hama şehrindeki Halid bin Velid'in türbesinin yıkılıp kabrinin tahrip edilmesi oldu. Bu mekânlara vakfedilen gümüş kandiller, tarihi Kuran-ı Kerimler ise hep çalındı. Tüm bunlar ve ülkenin diğer bölgelerindeki yıkımlar bir araya getirilip toplandığında karşımıza korkunç bir kültürel miras kıyımı çıkıyor. Bombalamalar, yıkımlar, hırsızlık ve yağmalamalarla Suriye adeta tarihi bağlarından, kültürel tapu senetlerinden koparılıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse onca telaş ve başka öncelikler içerisinde de yaşanan bu yok oluş çok da fazla umursanmıyor.

Çölün Kraliçesi Zenobia'nın Şehrine Yapılanlar

Suriye çölünün ortasında yer alan ve dünyanın en büyük antik dönem yerleşimlerinden biri olan Palmira ya da Arapça adıyla Tedmür antik şehri de korkunç bir talana ve acımasız bir yıkıma uğrayan yerlerden. 1934 Palmira doğumlu bir arkeolog olan Halid Esad bu antik şehrin en tanınan koruyucusuydu. Gerçekleştirdiği arkeolojik kazılarla toprak altındaki binlerce eseri gün ışığı ile buluşturup Palmira'nın önemini tüm dünyaya göstermişti. Suriye arkeolojisine gönül vermiş bir isimdi. Palmira ve Aramice üzerine değerli yayınlar yapmış, kitaplar yazmış bir bilim insanı olan Halid Esad savaş ve terörün yıkıcılığından tıpkı Palmira gibi etkilendi. Suriye iç savaşında şiddet iyice artıp, terörist gruplar Palmira kapılarına yaklaştığında, yani şehir İşid'in eline düşmeden önce Palmira Müzesi'nde bulunan tüm eserleri oğlu Velid ile gizli bir yere götürüp gömüp saklamıştı. Ancak Palmira beklenenden daha çabuk düşünce Halid Esad İşid'in eline geçti ve kaçırıldı. Tüm baskı ve zorlamalara rağmen Palmira eserlerini gizlediği yeri söylememesi üzerine çok sevdiği Palmira antik şehrine getirilip başı kılıçla kesilerek hunharca katledildi. İdam edildikten sonra da 82 yaşındaki Halid Esad'ın başı ve bedeni Palmira'nın antik sütunlarına asıldı günlerce. Ardından Palmira Antik şehrinin her yeri bombalanarak, dozerlerle üzerinden geçilerek yıkılıp, tahrip edildi. Unesco'nun İnsanlık Mirası ilan ettiği bir şehirdi burası. Palmira bin yılların ötesinden bugüne gelen bir insanlık mirası. Uğradığı yıkım ise çok büyük.