Kudüs kimin

Her karışı bir kutsal bir mekânla, önemli bir tarihi olayın hatırasıyla dolu olan Kudüs'ü paylaşılamaz kılan nedir Adının anlamı 'Barışın Şehri' ama uğruna bitmeyen savaşlar verilen bir barış.

Yeruşalem / Dar'üs-Selam / Jerusalem... Kudüs'ün Hz. Davud ile başlayan kadim tarihi aynı zamanda insanlık tarihinin de en önemli olaylarını içinde barındıran ve günümüzde de devam edegelen bir mücadeleyi anlatır. Soru daima şudur: Kudüs kimin Bugünlerde İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunan ve Kudüs'teki Hizkiya Tüneli içinde bulunan Siloam Yazıtı adlı tablet bu soruyu yeniden gündeme getirdi. İsrail'in Türkiye'den defalarca istediği bu yazıt tam da aidiyeti belgeleme çabalarının bir sonucu.

Üç bin yıllık kavga

Müslümanlar için ilk kıble, gökyüzüne açılan kapı, etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa'nın ve Mirac'ın şehri. Mekke ve Medine'den sonra üçüncü harem. Mescid-i Aksa altın kubbeli Kubbet'üs Sahra ile karıştırılır çoğu zaman. Yerini doğru tanımlamakta fayda var. Her karışı bir kutsal bir mekânla, önemli bir tarihi olayın hatırasıyla dolu olan Kudüs'ü paylaşılamaz kılan nedir 3.000 yıldır uğruna yüzbinlerce insanın öldüğü, öldürdüğü bu şehrin sırrı ne Adı ''Barışın Şehri'' demek ama uğruna bitmeyen savaşlar verilen bir barış. Kenaniler

İbraniler bölgeye geldiğinde Kudüs ve civarında yörenin en kadim halklarından Kenaniler adı verilen Sami kökenli bir topluluk yaşıyordu. M.Ö.1000'de Hz. Davud İsrailoğulları ile burayı fethetti ve şehri kurup adına ''Yeruşalim'' dedi. M.Ö.960'ta oğlu Hz. Süleyman ilk tapınağı, yani Süleyman Mabedini inşa etti. Hz. Süleyman (as) hem peygamber hem de kraldı. Kendisine büyük bir kudret ve güç verilmişti. Mabedin yapımında derin denizlerden çıkarılan taşlar, çok özel mermerler, Lübnan dağlarından ve Anadolu'dan getirilen çok kaliteli sedir ağaçları kullanılmıştı. M.Ö.721'de Asurlular Samarya'ya saldırdı ve Kudüs önemli göç aldı. M.Ö.701'de Asurlular Kudüs'e saldırdılar, şehri kuşattılar ama başarı elde edemediler. M.Ö.586 Kudüs için büyük yıkımın tarihi oldu. Babil Kralı II. Nebukadnezzar (Buhtunnasr diye de bilinir) Yahuda Devleti'ni yok etti, Kudüs'ü, mabedi yıktı ve Büyük Babil Yahudi sürgünü başladı. M.Ö.539'da ise Pers İmparatoru Büyük Kirus (Xerhex/Cyrus) Kudüs dahil tüm Babil topraklarını fethetti ve sürgündeki Yahudileri serbest bırakıp Kudüs'e dönmelerine, yıkılan mabedi tekrar yapmalarına izin verdi.

Dönüş

''Ey Yeruşalim, seni unutursam, sağ elim kurusun. Seni anmaz, Yeruşalim'i en büyük sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın! Yeruşalim'in düştüğü gün, 'Yıkın onu, yıkın temellerine kadar!' Diyen Edomlular'ın tavrını anımsa, ya RAB.'' -Eski Ahit, 137. Mezmur- Kudüs'ün düşüşü ve Süleyman Mabedinin yıkılışı binlerce yıllık Yahudi tarihinin kuşkusuz en travmatik gelişmelerindendir. Babil Sürgünü Yahudiler için büyük bir yıkım, unutulmayan bir dram oldu. Antik Yunan ve Roma dönemlerinde kısmen özerk bir şekilde idare ettikleri Kudüs'te yaşamaya devam ettiler. Aslında bir olan Allah'a inanmayan pagan inancına mensup Yunan ve Romalılardan nefret ediyorlardı ama güçleri bu durumu değiştirmek için yetersizdi.

Nasıralı İsa

Bu esnada Yahudiler içinde Nasıralı İsa isminde biri çıktı. Mesih ve peygamber olduğunu, Musa'nın şeriatını tamamlamaya geldiğini iddia ediyordu. Babasız dünyaya gelmişti. Annesi Meryem Kudüs'teki ikinci mabede adanmıştı. Kuzeni Yahya'da peygamberdi. İnananları vaftiz ederdi. Tapınakta Yahudi seçkinler İsa'yı yalanladı ve Kudüs'ün Romalı valisi Pontius Plate'ye onu şikâyet ettiler. İsa (as) çileli bir zaman geçirdi Kudüs'te. Sonunda bize göre göğe yükseltildi, Hristiyanlara göre ise çarmıhta tüm insanların günahını ödedi, öldü ve 3 gün sonra dirildi. Romalılar İsa diye bildikleri kişiyi çarmıha gererken başına 'kral, al sana taç diyerek' bir deve dikeni, boynuna da bir yazı astılar: JESUS NAZARETHUS REX JUDAERUM'' I.N.R.I / ''Yahudilerin Kralı Nasıralı İsa''...

Kudüs'ün her tarafı Hristiyanlar için en kutsal mekânlarla dolu. Doğuş ve Kıyamet kiliseleri, Getzamani Bahçeleri, Çile Yolu (Via Dolorosa) ve daha nice yerler şehrin hafızasında canlı.

Helena, Hz.Ömer ve Kudüs önünde Haçlılar

M.S.335'te Hristiyanlık Roma topraklarında serbest bırakıldı ve İstanbul'dan yönetilen Kudüs'e gelen İmparator Büyük Konstantin'in annesi Helena şehre ilk kiliseyi yaptırdı. M.S.638'de Kudüs Müslümanlar tarafından fethedildi. Halife Ömer(ra) aynı yıl Kudüs'e geldi. İkinci Süleyman Mabedi Hristiyanlar tarafından ''çöplük'' olarak kullanılıyordu. Yahudilerin İsa'ya olan düşmanlıklarının intikamını, onların en kutsal yerini bu hale getirerek almışlardı. Hz. Ömer (ra) burayı temizletti ve harem alanı olarak belirlenen sahaya Ömer Mescidi de denen Kubbet'üs Sahra Mescidini yaptırdı. Şehirde Yahudilere karşı süren baskı ve zulüm artık son bulmuştu. 1099 yılında Avrupa'dan gelen Haçlı orduları Kudüs'ü ele geçirdi. Şehirde Müslüman ve Yahudilere karşı korkunç bir katliam yaşandı. Haçlı şövalyeleri kendilerine ''Advocatus Sancti Sepulchri'' olarak (Kutsal Kabrin Koruyucusu) unvanını aldılar. Haçlı tarihçi Foucher de Chartres şöyle yazar: ''Tapınakta 10.000 kişi öldürüldü. Orada olsaydınız ayaklarımızın ayak bileklerine kadar öldürülenlerin kanı ile kaplı olduğunu görürdünüz. Buradaki hiç kimse hayatta bırakılmadı ne kadınların ne çocukların hayatını bağışladılar.''