Zeyrek Çinili Hamam suyla yazılmış bir şehir şiiridir. Barbaros'un cömertliği, Sinan'ın ölçüsü, İznik'in mavi sesi, Zeyrek'in çok dilli hafızası burada buluşur. Tarihi hamam aynı zamanda hayatın ritmini bugüne taşıyan bir kültür sahnesi.
İstanbul sur içi kentin kadim kültürel belleğinin merkezi. Suriçi İstanbul'da özellikle de Fatih, şehrin en özel mimari şaheserlerini barındırıyor. Ayasofya, Süleymaniye, Sultanahmet, Topkapı Sarayı başta olmak üzere birçok müze, tarihi medrese ve hamam Fatih'in önemini artırıyor. Bu özel mekânlardan birisi de Fatih Kadınlar Pazarı'nda bulunan tarihi Zeyrek Çinili Hamam. Ayasofya'dan sonra İstanbul'daki en büyük dini yapı olan Bizans döneminin Pantokrator, Osmanlı döneminin Molla Zeyrek Camii yakınındaki tarihi hamam âdeta küllerinden yeniden doğdu. Bu tarihi alan hamam kültürünü sürdürmesinin yanı sıra birçok kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor ve böylelikle bulunduğu semti de dönüştürüyor.
Suriçi'nin hafızasında bir istasyon
İstanbul'un belleği surların içinde atar; taş, su ve ses burada üst üste katmanlanır. Fatih Kırkçeşme mahallesinde İtfaiye Caddesi ile Çinili Hamam Çıkmazı Sokağı'nda buluşan Tarihi Zeyrek Çinili Hamam, kuşkusuz bu katmanların en berrak aynalarından biri. Ayasofya'dan Süleymaniye'ye, Sultanahmet'ten Topkapı Sarayı'na uzanan görkemli mimari zincirin halkası olan yapı, kentin su kültürü kadar gündelik hayatın ritmini de bugüne taşıyor. Yanındaki Bizans döneminin Osmanlı döneminin Zeyrek Camii ve Külliyesi'nin gölgesinde, yüzyıllar sonra yeniden nefes alan hamam, Suriçi'nin yaşayan kadim belleğini çağdaş kültür üretimiyle buluşturuyor.
Barbaros'un hayratı, Sinan'ın imzası
Hamam 1530-1540 yılları arasında inşa edildi. Barbaros Hayreddin Paşa'nın hayratı olarak Mimar Sinan'a yaptırılan ve Beşiktaş'taki bugün mevcut olmayan medresesine vakfedilen eser; zaman içinde Hayreddin Paşa, Kaptanpaşa, Tezgâhçılar ve Zeyrek Çinili Hamamı adlarıyla anıldı. Osmanlı hamam mimarisinin seçkin örnekleri arasında sayılan yapı, çifte hamam planıyla inşa edildi. Erkek ve kadın bölümleri birbirinin simetriği, kubbeli soyunmalık, tonoz örtülü ılıklık ve haçvari sıcaklık şemasının kusursuz bir dengesini burada görebilirsiniz. Sekizgen göbek taşını çevreleyen dört eyvan dört halvet düzeni, Mimar Sinan'ın işlevi geometriyle rafine eden üslûbunu burada da bizlerle buluşturur.
Suyun hafızası: Plan, ışık, akustik ve akış
Bugün girişe birkaç basamakla iniliyor; zamanla yükselen cadde seviyesi hamamı yeraltından çağırır gibi bir etki oluşturuyor. İki katlı camekânlar, soyunmalıklara şeffaf bir balkon etkisi katarken, erkekler kısmındaki yekpâre mermer havuz mekâna merkezde nefes alınan bir ferahlık sağlıyor. Sıcaklıkta toplam 22 kurna; giriş-çıkış eyvanındaki 'son durulama' geleneğini hatırlatan kurna ise hamam ritüelinin kapanış noktası. Eyvanların aynalı tonozları ve halvet kubbelerinin tromplarla taşınışı, sesin kubbede dolaşmasını sağlayan akustik bir kabuk örüyor; bu yüzden bakır tasların 'tın'ı hafızada kalıcıdır.
Adını veren mavi
Hamamın şöhreti, erkekler kısmındaki sıcaklık bölümünde günümüze ulaşan çini panolarla doruğa çıkar. XVI. YY'ın ilk yarısına tarihlenen mavi-beyaz İznik çinileri, fîrûze serpiştirmelerle zenginleşir; koyu mavi tahrir, desenleri keskinleştirir. Halvet kapılarının üstünde altıgen kompozisyonlar, yan nişlerde dikdörtgen levhalar; zemini bitkisel motifli bu panoların üzerinde ise ince bir ta'lik ile Farsça hammâmiyye beyitleri. Söz ile suyun buluşması tam da burada gerçekleşir; şiir, göbek taşının buharına karışarak mekânın iklimini belirler.
Yangın, kesinti ve tamir
1718, 1756 ve 1782'deki Cibali yangınlarından etkilendi. Mermer sütunlu, kubbeli bir revakın bu afetlerde yok olduğu tahmin edilir. XIX. YY onarımları, hamamı yeniden halkla buluşturdu; camekân katları, mermer havuz ve bazı geç dönem ekleriyle çehresi tazelendi. Bugün hâlâ haznenin önündeki külhanın otantik karakteri, İstanbul'un 'külhan' kültürüne dair ender yaşayan tanıklıklardan biridir.
Zeyrek'te arınma kültürün buluştuğu bir sahne
16.YY'dan bugüne uzanan Zeyrek Çinili Hamam'da sıcak taşın üzerinde beden dinleniyor, suyun sesiyle zaman yavaşlıyor. Göbek taşının etrafında başlayan bu ritüel; sabun, buhar ve taşın hafızasıyla bedeni arındırırken zihni de dinginleştiriyor. Bugün Zeyrek Çinili Hamam bir yıkanma mekânı olmanın yanı sıra; sergi, konser, söyleşi ve atölye gibi etkinliklerle yaşayan bir kültür sahnesi. Suyun etrafında ete kemiğe bürünen bu yapı, taşın termal belleğini çağdaş sanat üretimiyle buluşturuyor. Göbek taşının çevresinde gerçekleşen akustik buluşmalar, rehberli mimarlık turları ile hamamın Bizans sarnıcı ve farklı bölümlerine yayılan güncel sanat programlarıyla hamam hem bedene hem ruha dokunan bir deneyim alanına dönüşüyor. Ziyaretçiler bir yandan Sinan'ın mekân kuran zekâsını yerinde kavrıyor, diğer yandan İstanbul'un hamam kültürünü ışık, ses ve koku üzerinden yeniden okuyor. Bu kurguda Zeyrek'in çok katmanlı topografyası hissediliyor: Pantokrator'un Bizans yankısı, Molla Zeyrek'in Osmanlı nefesi ve Zeyrek Çinili Hamam'ın suyla yoğrulan sedası aynı tecrübede birleşiyor.