Mesajın şifreleri ve perde arkası

Adı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" metni...

Aslında yazılış tarihi 19 Haziran, yani neredeyse 20 gün önce. Abdullah Öcalan'ın mesajı, bunun videoya kaydedilmiş olması tarihi, hatta görünüşü bile doğal olarak Türkiye'nin gündemine yerleşti. Önce bu mesajın perde arkasıyla başlayalım:

19 HAZİRAN'DA ÇEKİLDİ

- Bir süredir Terörsüz Türkiye için yürütülen çalışma ve görüşmelerde kritik bir eşiğe gelindi. Cuma günü üst düzey bir ismin başkanlığında ilk grup silahlarını bırakacak.

- Tam da bunun öncesinde Abdullah Öcalan'ın örgüte yönelik görüntülü mesajı sosyal medyada ortaya çıktı.

- Dikkatinizi çekmiştir, Öcalan'ın prompter karşısında okuduğu mektubun tarihi 19 Haziran 2025. Bu mektubun muhatabı örgüt.

- Örgütte sürece dair bir süre öncesine kadar soru işaretleri bulunan genel olarak iki farklı gruptan bahsedebiliriz. Bunlardan biri yürütülen terörle mücadele operasyonları kapsamında bir süredir mağaralarda saklanan ve Öcalan'ın bu çağrıyı özgür iradesiyle yapıp yapmadığını sorgulayan bir grup ile finansın başında bulunduğu için ya da başka ülkelerden destek alabileceklerini düşünerek silah bırakmaya sıcak bakmayan bir grup daha...

Haberin Devamı

İKNA OLMAYANLARA...

- Bu çağrının Öcalan'ın özgür iradesi ile yapıldığının mesajı videoya çekilerek, bu nedenle örgüte gönderildi. Örgüt bir anlamda kendi içinde bu videonun tüm kadrolarına ulaştırılmasını sağladı.

- İkna edilmemiş gruplar bir anlamda hem görüntülü mesajla hem de yeni yapılan görüşmelerle örgüt içinde ikna edildi.

- Bir süre sonra da tam da ilk grup silah bırakmadan hemen önce örgüt tarafından sosyal medya üzerinden kamuoyuyla da belli ki paylaşılmak istenildi.

SATIR ARALARI...

- Bu köşede iki gün önce kaleme aldığımız gibi Öcalan özetle; "Gerekli ortam oluşmuştur, samimiyet vardır, silah bırakma mekanizması bir an önce kurulsun" dedi. Ancak bunu söylerken şu hususlara dikkati çekti;

1-Bölgesel ve küresel gelişmelerin atılan bu adımın aciliyet ve gerekliliğini ortaya koyduğunu.

Bu madde ile ilgili olarak şu hususlara dikkat çekebiliriz; aslında Ortadoğu'daki gelişmeler ile İsrail'in bölgeyi karıştırma girişim ve emellerini takip eden Öcalan bir süredir örgütün kendi kurduğu noktadan uzaklaştığını, bölge içi ve dışı aktörler tarafından bir anlamda milis güç olarak kullanıldığını ve kullanılmaya çalışıldığını görmüş durumda. Bazı dış aktörlerin farklı yöntemlerle bölgede karıştırdığı ülkelere hâlâ tam anlamıyla huzur gelmemiş olması gerçeğini de buna ekleyebiliriz.

Haberin Devamı

2-PKK'nın miadını doldurduğunu ve ulus devlet arayışının sona erdiğini.

Süreci başlatan çağrının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelmesi... Yıllarca PKK'ya hatta açılıma karşı duruşunu çok net ortaya koyan bir lider ve partinin bölgedeki gelişmelere yönelik derin okunmasından kaynaklanan, birlik ve beraberliği önceleyen çağrının bizzat Bahçeli tarafından yapılmış olması. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin konu Türkiye'nin birliği, bütünlüğü ve sınırları olunca; amansız bir mücadelede kararlı olduklarını ortaya koyması ve terörü kaynağında yok etme politikasını hayata geçirmiş olması. Yani bir anlamda silahlı bir terör örgütüne gösterilen çıkmaz sokak.

Haberin Devamı

3-Demokratik siyaset sürecine geçme kararı verdiğini.

Kısacası, Türkiye'nin gücü ve kararlığı, ABD'nin Suriye sahasındaki politika değişikliği ile reel politik olarak; Ortadoğu'da dört ülkeden bir Kürt Devleti çıkamayacağı gerçeğinden hareketle, Öcalan'ın belki de PKK'nın tasfiye edilmesi gerçeği karşısında kendini fesih etmesi gerekliliğini gördüğünü söyleyebiliriz. Bunu yaparken de kendi kurduğu örgütün mensuplarının topluma kazandırılması ve bundan sonraki adımların siyaset sahnesinde atılmasının önünü açma amacını taşıdığını görmekteyiz.

4-Örgütün tamamının silah yerine siyaset ve toplumsal barışın gücüne inanması gerektiğini.

Yukarıdaki satırlarda da dikkat çektiğim gibi örgütün finansal yapısının başında bulunanlar başta olmak üzere içeride hâlâ ikna olmamış bir grup vardı. Hem yaptığı görüşmelerle hem de son mesajıyla bu grubun da ikna edilmesinin önemini biliyor. Diğer yandan cuma günü silah bırakacak grubun içindeki bir üst düzey isim, bu ikna sürecinin de en dikkat çekeni olacak.

Haberin Devamı

5-Görüşmelerde gelinen aşamada samimiyeti gördüğünü ve güvendiğini.

MİT, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan görevlendirme ile bir süredir Öcalan ile görüşmeler yürütüyordu. Süreçte DEM'in İmralı ve siyaset kurumu ile yaptığı görüşmelerde de atılacak adımların ele alındığını söyleyebiliriz. Kısacası Öcalan'ın, "Samimi görüyorum ve güveniyorum" diyerek işaret ettiği bir yol haritası. Bu yol haritası silah bırakmanın tamamlanması, örgüt mensuplarının entegrasyonu ve siyaset kurumunun karar vereceği yasal düzenlemeleri kapsıyor.

ÖCALAN İMRALI'DA YAŞAYACAK

Abdullah Öcalan'ın mesajından "Demokratik Toplum Manifestosu" hazırladığını da anlıyoruz. Bunun ayrıntıları belli ki ilerleyen günlerde ortaya çıkacak. Tartışılan ve merak edilen en önemli başlıklardan biri ise Öcalan'a bu süreçte nasıl bir özgürlük geleceği konusu. Kendisi bunun yanıtını açıklamasında, "Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir" diyerek verdi. Bu ifadelerin de perde arkasına ve satır aralarına bakacak olursak;