Lahey'de NATO rüzgârı

Lahey'deki NATO Zirvesi, Türkiye için hem diplomatik sahnede hem de güvenlik hattında öncü bir dönemeç oldu.


Zirvenin ilk gününde gündeme gelen Türkiye'nin savunma sanayisiyle ilgili çok net mesajlar, hem fiili adımlar hem de stratejik iş birlikleri açısından dikkat çekici kazanımlar vaat ediyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başta ABD Başkanı Trump olmak üzere liderlerle yaptığı ikili görüşmeler de önem taşıyor.

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan Lahey'e doğru yola çıkarken, NATO müttefiklerine Türkiye'nin sitemini ve gündemini "Müttefikler arasında savunma ürünleri ticaretinin önüne engelleme getirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu engelleme ve kısıtlamaların en kısa sürede amasız fakatsız kaldırılması gerekiyor" sözleriyle açıklamıştı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin sözleri Erdoğan'ın açıklamalarının ardından dikkat çekti. Rutte, "Türkiye'nin çok büyük bir savunma sanayi temeli var" dedi. Bunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, "Türk savunma sanayi tabanının İngiltere, Norveç ve AB ile mümkün olduğunca yakın bir şekilde bağlantılı olmasını sağlamalıyız. NATO'da bariyer konulmasına izin vermeyelim. Bu, fayda sağlamaz" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Bu ifadelerin NATO özellikle de Avrupa ülkelerine bir çağrı olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

Türkiye'nin savunma sanayi kapasitesinin NATO stratejik planları içinde yeniden konumlanacağına da işaret ediyor.

BARİYERSİZ NATO

Rutte'nin "Çok büyük bir savunma sanayi temeli var" açıklaması Türkiye'yi artık sadece alt bir tedarikçi olarak değil, NATO savunma üretim zincirinin vazgeçilmez bir aktörü olarak gördüğünün kanıtı.

Bu statü değişikliğinin, birçok avantajı beraberinde getirdiğine dikkati çekelim. Yerli ürünlerin NATO envanterine entegrasyonu özellikle İHA ve insansız sistemlerde- "endüstri ortaklığı" ihtimali artacaktır.

Ortak AR-GE ve üretim projeleri, İngiltere, Norveç ve AB ile ortak savunma alanında yeni programların da önü açılabilir.

Türkiye'nin hava savunma sistemleri satın alma ya da teknoloji transferleri gibi taleplerinin de artık karşılanması gerekiyor.

Konu sadece Avrupa ülkeleri ile sınırlı değil. Türkiye, ABD ile her seviyede yaptığı görüşmelerde uzunca bir süredir CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasını istiyor. ABD Başkanı Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 45 dakika süren görüşmesinde konu yine gündemdeydi. Her seferinde hukuki yol aradığını söyleyen Amerika'nın artık CAATSA yaptırımları konusunda harekete geçmesi bekleniyor.
HERKES O ZARFI KONUŞUYOR!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump 45 dakika görüştü.

Haberin Devamı

Görüşmenin içeriğinin ayrıntıları kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kucağındaki zarf merak konusu oldu.

Televizyon kanallarında yorumcular zarf üzerine sayısız spekülasyon yaptı.

"O zarfı kim kime verdi" sorusu bile tartışıldı.

Tartışmaya nokta koyalım, merak edip kaynaklarıma sordum.

Cumhurbaşkanlığı tüm görüşmeler öncesi titiz bir çalışma yürütüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan toplantılarda gündem maddeleri hazırlanıyor.

Zarfın içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşme notları vardı.

TRUMP'I ÇİLEDEN ÇIKARAN SIZINTI

İran ile İsrail arasında kısa süre önce sağlanan ateşkes, bölgeye bir "soluklanma arası" verdi. Ancak nefes daha tam alınmadan, Washington'dan sızan bir Pentagon raporu, tansiyonu farklı bir açıdan yeniden tırmandırdı. Artık mesele füzeler değil, kelimeler. Diplomasi değil, istihbarat savaşları. Sızıntı Trump'ı adeta çileden çıkardı. Yalan dese de gündemin en dikkat çeken maddesi haline geldi.

Haberin Devamı

Sızan belgeye göre, İsrail'in İran'a düzenlediği saldırılar Fordo, Natanz ve Arak gibi nükleer tesisleri ciddi şekilde hedef aldı. Ancak "çökertilemez" denen bu yer altı tesisleri sadece kısmî yapısal hasar aldı, nükleer silah üretimini durduracak bir yıkım yaşanmadı.