Gazze için eşi görülmemiş bir üslup

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurul kürsüsünden yaptığı konuşmada adeta Filistin halkının sesi oldu.

Daha konuşmasının başında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın toplantıya bizzat katılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getirip, "Sesi kısılmak istenen Filistin halkının hissiyatına tercüman olmak için buradayız" dedi. Bu ifadeler, Erdoğan'ın bu kez küresel sahnede Filistin davasını en ön sıraya koyduğunu gösteriyordu. Üstelik yanında getirdiği Gazze fotoğraflarıyla birlikte verdiği mesajlar, sadece sözcüklerle değil görsel olarak da dünya liderlerinin vicdanına seslenen bir tablo çizdi:

"ARTIK GÖRMEZDENGELEMEZSİNİZ"

◊ BM kürsüsünden ilk kez bu kadar net bir biçimde "soykırım" kelimesini telaffuz etti.

◊ Her saat başı bir çocuğun öldüğü vurgusu dünyaya yapılan güçlü bir sitemdi.

◊ Üstelik bu sözleri söylerken Erdoğan, yanında getirdiği fotoğrafları delegelere göstererek anlatımını güçlendirdi. Bu yaklaşım BM Genel Kurul'da pek alışık olmadığımız bir yöntem. Daha önce farklı liderler ellerinde grafikler veya belgelerle kürsüye çıkmış olsalar da Erdoğan'ın savaşın mağduriyetini anlatan fotoğrafları doğrudan sergilemesi, Gazze'deki insani dramı soyut rakamların ötesinde somut bir insanlık trajedisi olarak dünya gündemine taşıdı.

Haberin Devamı

◊ Bu hamle diplomatik bir manifesto niteliğindeydi: "Artık görmezden gelemezsiniz." Erdoğan, uluslararası topluma sorumluluğunu hatırlatırken sadece sözlere değil, görsellere de başvurarak vicdanlara dokunmaya çalıştı.

◊ Özellikle Batılı ülkelerin İsrail'e destek veya sessiz kalma politikalarını üstü kapalı da olsa eleştirerek "değerleriniz yara aldı" mesajını verdi. Nitekim konuşmasında, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan insan hakları, ifade özgürlüğü, adalet gibi değerlerin İsrail'in saldırganlığına tepki göstermeyen Batı'da büyük yara aldığını vurguladı. Bu, aslında Erdoğan'ın "çifte standart" eleştirisinin küresel sahnedeki yankısıydı.

◊ İsrail'in komşu ülkelere (Suriye, İran, Lübnan, Yemen) yönelik saldırılar düzenlediğini, arabulucu rolündeki Katar'daki ateşkes görüşmelerine dahi saldırdığını belirterek, Tel Aviv yönetiminin kontrolden çıktığını dile getirdi. Bu noktada Netanyahu hükümetini doğrudan hedef aldı: Böylesine sert bir eleştiriyi dünya sahnesinde yapmak Türkiye'nin artık diplomatik nezaketten öte açık sözlülüğü tercih ettiğinin göstergesi.

Haberin Devamı

FİLİSTİN DEVLETİTANINIRKENVERİLEN MESAJ

160'a yakın devlet artık Filistin'i egemen bir devlet olarak tanımış durumda. Bu gelişme, Filistin meselesinde uzun zamandır görülmeyen bir diplomatik ivmeye işaret ediyor. Dünya nüfusunun ve ülkelerinin büyük çoğunluğu nezdinde Filistin halkının bağımsız devlet talebi meşruiyet kazanıyor. Erdoğan'ın vurgusu da tam olarak burada: Eğer uluslararası toplumun kahir ekseriyeti Filistin'i tanıyorsa, hâlâ tanımayan azınlık da tarihin bu akışına ayak uydurmalı. Bu aynı zamanda iki devletli çözüm vizyonunun küresel çapta yeniden destek bulduğunu gösteriyor. Filistin Devleti'nin tanınması yönündeki adımlar, İsrail üzerindeki diplomatik baskıyı artırabilir ve müzakereler için yeni bir zemin hazırlayabilir. Elbette birçok Batılı ülke tanıma kararlarını belirli şartlara (örneğin Filistin yönetiminde radikal unsurların olmamasına) bağlayarak alıyor; ancak yine de bu politik hamle sorunun çözümü için siyasi iradenin güçlendiği bir döneme girildiğine işaret ediyor.

Haberin Devamı

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE BM'DE SÖYLENMESİNİN ÖNEMİ

Erdoğan konuşmasında sadece eleştiri getirmekle kalmadı, aynı zamanda çözüm için somut önerilerini de paylaştı: Gazze'de derhal bir ateşkes sağlanmalı, sivillere yönelik saldırılar durdurulmalı ve insani yardımların bölgeye engelsiz girişine izin verilmeli. Bu üç maddelik acil eylem planı aslında birçok ülkenin ve BM Genel Sekreteri'nin de dile getirdiği talepler. Ancak