Erkeklerin siyah tayt dramı

Geçen gün sahilde yürüyüş yaparken iki beyefendinin sohbetine kulak misafiri oldum.

Tahminimce 45 yaş civarında ve diğerinden daha genç olan bey aynen şunu söylüyordu:
"Abi her yerde siyah tayt görmekten fenalık geldi. Etrafta bir tane güzel giyimli kadın yok. Ya o bakmaya tahammül edemediğim siyah tayt, ya bol pantolon, göbekler açık. Yemin ediyorum bak. Bak abi bir etrafına. Baksana. Gündüz bu, akşam o. Hayır bir de alışverişe tonla para veriyorlar."
Ben de yürüyüş yaptığım için haliyle üzerimdeki siyah tayta baktım ve gülerek yanlarından geçip yürümeye devam ettim.
Ama beyefendi serzenişinde çok haklı. Ben bu serzenişi yıllar önde Washington DC'de arkadaşımdan duymuştum.
"Şu Lululemon'ı çıkarana beddua edelim, ortada kadın kalmadı. Gece gündüz şu aptal taytları giyip dolanıyorlar" demişti ve inanılmaz derecece gülmüştüm kendisine.
Artık durum bizde de aynı.
Hep zarafete inanan ve giyinmekten çok zevk alan bir kadın olarak bu çukura bazen ben de düşüyorum.
Birincisi tayt aşırı derece rahat ama bunun arkasına sığınmayı kesinlikle düşünmüyorum.
Sanırım beyler haklı hanımlar.
Son 5 yıldır rahatlığı ön planda tutan trendler ve hayatın yüksek temposu, bizi zarafetten uzaklaştırdı.
O tanımadığım beyler alışveriş konusunda da çok haklıydı, çünkü her sezon ciddi meblağlarda harcama yapmamıza rağmen giydiğimiz kıyafetler üç aşağı beş yukarı hep aynı.
Ben kendim için şu çözümü getirdim ve işe yaradı: En çok giydiklerimi arkadaşlarıma veriyorum veya değiş tokuş yapıyorum, böylece diğer kıyafetlerimi giymekten başka seçeneğim kalmıyor.
Hedefim her bir parçasını sonuna kadar giyeceğim kapsül bir gardıroba sahip olmak. Tabii bunu söylemesi kolay, yapması son derece zor.