Bir takımda işlerin yolunda gidip gitmediğinin en önemli göstergelerinden biri gol sevinçleridir. Ve bunu ilk kez yazmıyorum! Bunun yanı sıra kaçan pozisyonlarda veya yapılan fahiş hatalarda oyuncuların birbirlerine karşı verdiği reaksiyondur. Galatasaray'ın dün geceki Çaykur Rize galibiyetinde atılan gollerde geçmiş zamanlardaki coşkuyu asla göremedik. Hatta, Osimhen'in attığı golde Nijeryalı forvet asisti yapan Abdülkerim'e sarılarak öylesine öfkeli bir yüz ifadesiyle takım arkadaşına sahip çıktı ki, bu adamın yerine nasıl futbolcu ararsınız, der gibiydi adeta! Kaçırılan gollerde ise başta Yunus olmak üzere futbolcuların sanki kıyamet kopmuşçasına verdiği anormal tepkiler, takımın saha dışı faktörlerden olumsuz etkilendiğinin bariz göstergesiydi.
Haberin Devamı ›Mentör Okan Buruk'un çabaları da yetmemiş!
Aslında sıradan bir lig maçı yazısında saha dışına çok fazla vurgu yapmak doğru bir yaklaşım olarak görülmeyebilir ama futbol saha içi-dışıyla beraber bir bütündür. Barış Alper krizinin takımı etkilemediğini söylemek abesle iştigaldir. Yanı sıra Kerem'in transfer sürecinin de... Çok iyi bir kriz yönetimi üstadı olduğuna inandığım Okan Buruk'un çabaları da takımı tam olarak yörüngeye oturtamamış maalesef. Rize maçında bunu net olarak gördük.
Haberin Devamı ›Rize biraz cesur olsaydı, puan alırdı
Ligin iyi hocalarından biri olan İlhan Palut, eğer maç öncesi pompalanan Galatasaray bu ligin çok çok üstünde, Anadolu takımlarına asla puan kaybetmez illüzyonuna kapılmasaydı, dün gece İstanbul'dan en azından bir puanı cebine koyup Karadeniz'e dönmüş olurdu. Palut'un Rizesi, bu maça kadar gol yemeyen takıma üç gol attı, biri milimle olmak üzere ikisi ofsayta takıldı ve kalesinde basit goller gördü. Biri duran top biri Osimhen biri de bariz bir defans hatasından... Tabii, ikinci yarı sahaya sürdüğü ve oyunu domine etmesini sağladığı takımın teknik ayaklarıyla maça neden başlamadığı da ayrı bir soru işareti! Bu da onun hata hanesine yazar.
Barış Alper yarası asla kabuk bağlamaz
Bundan önceki sezonlarda Milli ara Galatasaray'a pek yaramazdı. Çünkü tam ritmini bulduğu anda Milli ara devreye girer ve sonrasında toparlanması zaman alırdı. Bu kez ise tam tersi olacak benim görüşüme göre. Milli ara Galatasaray'ın bütün yaralarını sarması için fırsat olacak. Transferler tamamlanacak, Leroy Sane biraz daha takıma adapte olacak, Barış Alper krizi tatlıya bağlanacak -ancak bu yaranın asla kabuk bağlamayacağını da ifade etmeliyim- İcardi ve Osimhen daha hazır ve fit hale gelecek, Singo takıma oturacak, Okan hocanın, ilk dört haftanın yıldızı Sallai'yi her yerde kullanma şansı doğacak ve takımın rakipler üzerindeki dominasyonu ezici bir düzeye ulaşacak. Velhasıl, Galatasaray çağı başlayacak.