'nin Dönüşü!

Başlıkta boş bıraktığım noktalı yere istediğiniz kişi ve kulüp adı yazabilirsiniz. Hafta sonu maçları dönüşlere sahne oldu. Tabii "dönüş" derken, ilginç sonuçlardan sonra bir anlamsız "gidiş"e de tanıklık ettik. Pes doğrusu! Şampiyonluk için artık gün sayan Trabzonspor, Abdullah Acı ile fizik-kondisyon, yetenek-teknik ahengini de yakaladı. Gelecek yıllar için adımlar atıldı. Planlar yapıldı. Bu ne demektir derseniz Bu şampiyonluk için Trabzonspor'un gelecek yıllara da ambargo koyacağının bir göstergesi demektir. Şimdilik Karadeniz Fırtınası mevsiminde esiyor. Her şey güzel ve yolunda gidiyor. Alanyaspor gibi bir takımı daha maçın ilk yarısında sürklase ettiler. Gerçi skorun tabelaya bu şekilde yansımasında tecrübeli kaleci Marafona'nın aynı hatalı vuruşları tekrarlamasının büyük payı da vardı. Böyle bir karakterde futbol oynayan, şampiyonluk havasını da ciğerlerine kadar çekmiş ekibe karşı oyunu çok geride kurmak, Trabzonspor'un takipçi ve becerikli ayaklarına "baskı yap, gel bana gol at" davetiyesi idi. Onlar da davete icabet ettiler. pushfn('ads'); Ayrıca Fairoli gibi bir teknik adamın maç 3 hatta 4-0 olduktan sonra bir değişikliğe gitmemesi, sanki maçta anormal bir futbol ve sonuç yokmuş gibi 63. dakikadan sonra değişikliklere gitmesi teknik adamlık hatası idi. Bir teknik patronun böylesine bir farklı skordan sonra oyuna müdahale etmesi, en azından ikinci yarının başında taktiksel ve oyuncu olarak değişikliğe gitmesi gerekirdi. Belli ki Trabzonspor'un büyüleyici oyunu onu da hipnotize etmiş sanırım. Fenerbahçe, Altay'ın kaleye dönüşüyle seri galibiyetleri hatırladı. Sarı-lacivertli kulüp, basketboldan sonra futbolda da lige döndü ve yaraları sarmaya başladı. Hatay gerçekten zor bir takım ve Fenerbahçe'yi de özellikle El Kaabi kanadından çok zorladı. Çağatay'ın dokunuşları ve genç Altay'ın tecrübeli hareketleri bu atakları sonuçsuz bıraktı. Serdar Dursun'un N'Wakaeme gibi fırsatçı ve baskılı oyunu doğru taktikti. Arda Güler ve Rossi'nin yerinde, bilinçli teknik kokan çalımları tribünleri ve izleyenleri heyecanlandırdı. Çağatay ve Arda Güler için bir paragraf açmak isterim. Çağatay'ın topa ilk dokunuşları gerçekten çok önemliydi. Rakip santrforun tüm aksiyonunu bozan vuruşlardı. İşleyen çarka çaput tıkamak gibiydi. Fakat hareketin devamındaki ikinci vuruşlarda kararsızlığı ve topun hızını ayarlaması doğru değildi. Bu da maç oynayarak, tecrübe kazanarak olur. Bir Müjdat, bir Alparslan, bir Fatih Terim, bir Bülent Korkmaz ve bir Baresi kıvamını hemen beklemek doğru olmaz. Dediğim gibi ilk dokunuşlar çok önemliydi. Hem rakibi bozdu, hem de Altay'a doğru hamleyi yapmak için vakit kazandırdı. Arda Güler ise atağı doğru yönlendiriyor, adam eksiltiyor, rakibi oyundan düşürüyor, ortaları istenilen bölgelere yapıyor ve sol ayağından çıkan şutları iyi yapıyor. Fakat fizik olarak güçlü olmadığı için kritik yerlerde topu rakibe bırakıyor. Bu da kontra atağa dönüştüğü için Fenerbahçe kalesinde tehlike oluşturuyor. Fizik olarak bir an evvel güçlenmeli ve bu arada bu tip pozisyonlara girdiğinde topu erkenden rahat arkadaşına atmalı diye düşünüyorum. pushfn('ads'); Galatasaray da haftalar sonra galibiyete dönüş yaptı. Göztepe ve Galatasaray için 6 puanlık maçtı diyebiliriz. Bu yüzden seyir keyfi yüksek bir karşılaşmaydı. Nelson'un golü hazırlanış ve vuruş açısından özlediğimiz gollerdendi. Duran top çalışması ve bu gol Torrent'e