"Barış Çubukları!"

Evet, sevgili dostlar yazının başlığından da anlaşılacağı üzere bugün değişik konular derlemesi yapacağım. Hafta sonu futbol adına baharın müjdecisi cemrelerin düşmesiyle birlikte oldukça verimli geçti. Maçları izlemeye gelenler, birbirinden güzel gollere şahit oldular. Özellikle Galatasaray-Rizespor karşılaşmasında çalışılmış ve de ferdi vuruş teknikleri olan goller izledik. Şampiyonluktan uzaklaşmasına rağmen Galatasaray'ı hafta hafta doğrayan TFF-MHK-VAR şeytan üçgeni geç de olsa bazı dengelerin farkına vardı. Fakat ben Galatasaray yönetimi ve futbolcularının yerinde olsam bu tip hakem kararlarının adaletli olmasını kendim ayarlarım. İnşallah Gomis penaltıyı bilerek kaçırmıştır. Sen şimdiye kadar aleyhte kararlara imza at, şimdiden sonra da; "Eyvah Galatasaray olur da küme düşer ise biz ne yaparız Zaten Süper Lig'in marka değeri yerlerde sürünüyor. Naklen yayın ihalesinde kimse doğru dürüst para vermiyor. Decoder satışları, maç satışları düştü" diyerek Galatasaray'a şirin görünmeye çalış. Sevsinler sizi! Eyy Galatasaray camiası bu tarz yemleri sakın yutma. Kendi mantığınla, vicdanınla, kalbinle hareket et. O yüzden dedim Gomis bilerek kaçırmıştır diye! Galatasaray'ın kimseye ihtiyacı yoktur. Adalete ihtiyacı vardır. Diğer takımlar gibi. Malatyaspor artık Süper Lig'de misafir, gün sayıyor. Galatasaray, Göztepe ve Rize galibiyetleri ile potadan uzaklaştı. Ligde kalma mücadelesi yapacak takımlar belirlendi. Zaten önümüzdeki haftalarda bu takımlar birbirleri ile maç yapacaklar. Bu karşılaşmalardan galip çıkanlar ile hedefleri olan büyük takımlardan puan alanlar Süper Lig'e tutunacaklardır. Trabzonspor yine galip geldi. En yakın takipçisi yani ikinci sıradaki Konyaspor'a 17 puan fark attı. Şampiyonluğu artık perçinledi. Soluksuz bir maçtı. Kayseri sezona renk katıyor. Hikmet Karaman da övgüyü hak ediyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe artık prestij maçlarına kariyerlerini kurtarmak için çıkıyor. Konya'nın puan kayıpları en azından sezonu ikinci bitirmek için fırsat oluşturdu. Fenerbahçe ikincilik için mücadele ederken, Beşiktaş ise Türkiye Kupası'nı müzesine götürmeyi planlıyor. Son aldıkları sonuçlarla sezona adeta sil baştan dediler. Her iki kulüp de kendi yağı ile kavruluyor diyebiliriz. Eğer bu hedefler gerçekleşirse iki yönetim taraftarlarıyla barış çubuğu ortamına girebilirler diye düşünüyorum. İşte bu sütunlardan hep yazdım. Belirttim. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe bu ligin ülke sporunun lokomotif takımlarıdır. Eğer bu takımlar siyasi erkin bonuslarına evet der ise sadece günü veya sezonu kurtarır. Bu işlerde karşılıklı menfaatler söz konusu olur. Menfaatler bitiğinde ise ortaklık bozulur. Naklen Yayın İhalesi kulüplerin elindeki en büyük kozdur. 3 büyük kulüp bu kozu iyi kullanmalıdır. 3 büyükler barış çubuklarını yakıp kendilerinin ve tüm takımların ve hatta Türk sporunun ortak menfaatlerini korumalıdır. Bu yönde çalışmalara imza atmalıdır. "Abdullah Avcı devrimi" ile oyun ve oyuncu büyük değişim yaşayan Trabzonspor da siyasetin pençesinden bir an evvel sıyrılmalıdır. 3 büyüklerin durumu ortadadır. Bordo-mavili kulüp de aynı trendedir fakat lokomotif bölümüne geçmeli elini taşın altına koymalıdır. Haaa "böyle iyi" diyenler çıkabilir. O zaman büyük camia, dev maç demenin bir "kıymeti harbiyesi" kalmaz. Bazı yorumcuların yorumlarına bakarak bu izlenimleri yazıyorum. Örnek verecek olursak Sayın Toroğlu'nun yaptığı yorumlara bakabiliriz. Reyting için midir, program yaptığı TV'nin sahibinden midir ya da içinde biriktirdiği büyük küçük takım psikolojisinden midir, belli hakemleri sevmediklerinden midir nedir 3 büyüklere inisiyatif kullanan hakemleri fena haşlıyor, yerin dibine sokuyor. Trabzonspor ve Anadolu kulüplerine avantaj uygulayan hakemlerin ise hafif cilasını alıyor es geçiyor. (Bordo-mavili ve Anadolu takımlarının taraftarları sakın alınmasın durum tespiti yapmak için yazdım. Aslında bu takımların bu tür hakem işlerine ihtiyaçları yoktur.) Biz Sayın Toroğlu'nun ANAP döneminde yönettiği özellikle Beşiktaş maçlarını da biliriz. (Dediğim gibi takımların isimlerine takılmayın. A, B, C takımı da diyebiliriz.) Trabzonspor-Beşiktaş maçlarını hep o yönetirdi. Hele bir Bursaspor-Beşiktaş maçı vardı. Kalede Bako yer alıyordu. Bursasporlu oyuncuyu düşürdü. Penaltı ve kırmızı kart olmalıydı. Fakat oyuncu tek başına atağa kalkarken,