Milli forma, sadece 11 oyuncunun değil, 85 milyon insanın ortak heyecanı ve ortak umududur.
Milli maç haftasına giriyoruz. Belki ben bugün sahada değilim ama kalbim hâlâ o formayla atıyor. Milli forma, sadece 11 oyuncunun değil, 85 milyon insanın ortak heyecanı ve ortak umududur. Futbol bana yıllar içinde çok şey öğretti. En önemlilerinden biri şudur:
· Bireysel özgürlük, futbolcunun yeteneğidir. Top ayağına geldiğinde risk alır, çalım dener, şut çeker.
· Aidiyet ise takım disiplinidir. Arkadaşına destek olmak, gerektiğinde savunmaya dönmek, formanın sorumluluğunu taşımaktır.
Özgürlük olmadan oyuncu gelişemez. Ama aidiyet olmadan hiçbir takım kazanamaz. En büyük başarı, ikisini dengeleyenlerindir.
EN GÜZEL ÖRNEK MESSi VE CR7
Bugün dünyanın en büyük iki futbolcusuna bakalım:
· Lionel Messi, Barcelona'da bireysel özgürlüğün sembolüydü. Ama gerçek zirveye, Arjantin Milli Takımı'yla geldi. 2022 Dünya Kupası'nda, bireysel yeteneğini milletine olan aidiyetle birleştirdiğinde, Arjantin'i 36 yıl sonra dünya şampiyonu yaptı
Haberin Devamı· Cristiano Ronaldo, Real Madrid'de bireysel üstünlüğün simgesiydi. Ama Portekiz'in 2016 Avrupa Şampiyonluğu, onun aidiyet duygusunun bir eseriydi. Finalde sakatlanmasına rağmen kenardan takımına liderlik etti ve kupayı aidiyetle kaldırdı.
Bu örnekler bize şunu gösteriyor: Özgürlük bireyi parlatır, aidiyet ise milleti yaşatır.
ÜLKE KAYBEDERSE...
Şimdi gözümüz milli takımımızda. Oyuncularımıza sesleniyorum: Cesur olun, özgür oynayın. Ama aynı zamanda bayrağınıza, yanınızdaki kardeşinize, milletinize bağlı kalın. Çünkü ülke kaybederse birey de kaybeder; ülke kazanırsa hepimiz kazanırız. Ve unutmayalım: Hedef 2026 Dünya Kupası. Bugün atacağınız her adım, oynayacağınız her maç, o hedefin bir parçasıdır. Bu yolculuk sadece sahadaki 11 kişinin değil, 85 milyonun yolculuğudur. Milli forma özgürlüğün de, aidiyetin de sembolü. Hedef 2026 bizimdir.
Gözden Kaçmasınİlkay Gündoğan, resmen Galatasaray'da!Haberi görüntüleSPORUN ETiĞi VE ÇÖZÜMÜ
Ben 6 çocuk babası olarak, onların eğitimine ve gelişimine bakarken sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda karakter, sorumluluk ve değer eğitimine de dikkat etmek zorundayım. Çünkü bir çocuğun ilk öğretmeni annesi ve babasıdır. Evde gördüğü saygıyı, sevgiyi, adaleti ve sabrı okulda ve sahada da taşır. Eğer evde temeli doğru atılmazsa, okul ve spor ortamı ne kadar çabalasa da eksik kalabilir. Bu noktada ebeveyn–öğretmen–antrenör zinciri çok kritik bir rol oynar.
Haberin Devamı- Ebeveyn, çocuğa hayatın ilk değerlerini verir.
- Öğretmen, okulda bu değerleri bilgiyle birleştirir.
- Antrenör, sporda disiplin ve takım ruhu üzerinden pekiştirir.
MODERN SPOR ÇOK FARKLI
Ama modern spor artık yalnızca bu üçlüyle sınırlı değil. Çocuğun veya sporcunun gelişimini ve kararlarını şu paydaşlar da doğrudan etkileyebiliyor:
· Menajer: Kariyer planlaması ve transfer süreçlerinde yönlendirici.
· Danışman: Psikolojik, akademik veya hukuki alanda yol gösterici.
· Taraftar Kulübü: Beklentileri, baskısı ve desteğiyle sporcu üzerinde önemli bir etkiye sahip.
· Medya ve Sosyal Medya: Hem sporcu hem de ailesi için algıyı şekillendiren, bazen motive eden bazen baskı oluşturan en güçlü dış etken.
Haberin DevamıEğer bu paydaşlar ortak değerler çerçevesinde hareket etmezse, çocuk veya sporcu hangi yöne tutunacağını bilemez; etik değerler yerine anlık çıkarların peşine düşebilir.
Gözden KaçmasınFenerbahçe'den Galatasaray'a Ederson göndermesi!Haberi görüntüleANTRENÖRLER AYNI ZAMANDA ROL MODELDiR
OKullar sadece bilgi değil, karakter ve değer eğitiminin de adresidir. Fakat ülkemizde çoğu zaman öğretmenler yeterince desteklenmez, hak ettikleri saygıyı göremezler. Otoritesi küçümsenen, sözü dinlenmeyen öğretmenin öğrencisi de aynı tavrı sergiler. Bu da toplumda saygı ve disiplin eksikliğini besler.
Spor kulüplerinde ve sahada antrenör veya teknik direktör, yalnızca taktik belirleyen değil, aynı zamanda rehber, rol model ve öğretmendir. Ne var ki ülkemizde bu otorite sık sık sorgulanır.
Haberin Devamı· Yönetimden baskı: Yönetimler, kısa vadeli sonuç baskısı altında antrenörün kararlarına müdahale edebiliyor. Özellikle oyuncu tercihleri konusunda antrenörün özgürlüğü kısıtlanıyor. Bu durum hem teknik adamın otoritesini zayıflatıyor hem de takım içi dengeleri bozuyor.
· Ailelerin sabırsızlığı: Veliler çoğu zaman çocuklarının hemen oynamasını, yıldızlaşmasını istiyor. Sabır göstermeden sürekli talepte bulunuyorlar. Bu da antrenörün üzerinde gereksiz bir baskı oluşturuyor.
· Sporcuların bireysel çıkarları: Kimi zaman genç oyuncular da menajerlerinin veya çevresinin etkisiyle kendi geleceğini takımın önüne koyabiliyor.
Halbuki sporda etik değerlerin en çok işlendiği yer sahadır. Çocuğun adalet, sabır, disiplin ve paylaşmayı öğrendiği ortam burasıdır. Eğer antrenörün otoritesi kırılırsa, çocuklar yanlış mesaj alır: "Sabretmeden, çalışmadan, baskı kurarak da yol alınabilir."
Haberin DevamıÜST YAPI iLE ALT YAPI BiRBiRiNE iNANMALI