Son dönemde ülkemizde bahis, şike ve uyuşturucu gibi alanlarda yürütülen operasyonlar, yalnızca bugünü değil yarını da ilgilendiren önemli bir sürecin parçasıdır.
Bu adımları; Türkiye'yi temizleme iradesinin, hukukun üstünlüğünü güçlendirme ve geleceği daha sağlam temeller üzerine kurma arzusunun bir göstergesi olarak görüyorum. Kurallara uymayan, sistemi kötüye kullanan, toplumun güvenini zedeleyen herkesin hukuk önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda devletin kararlılığını desteklemekten hiç çekinmem. Ancak insanı asıl düşündüren soru şudur: Biz bu süreci nasıl konuşuyoruz, nasıl anlıyor ve nasıl yönetiyoruz
BiLGiYE ULAŞMADAN YARGIYA VARIYORUZ
· Bugün ne yazık ki meselelerin içeriğine yeterince odaklanmıyoruz. Olayları anlamaya çalışmadan, dosyaların özüne inmeden, bilgiye ulaşmadan yargıya varıyoruz. Tartışmalar çoğu zaman bilgiyle değil, duygularla ilerliyor. Oysa adalet; sakinlik ister, sabır ister, derinlik ister. Bir diğer önemli sorun ise yargı kültürünün renklere göre şekillenmesi. Aynı olay, farklı isimler ya da farklı aidiyetler söz konusu olduğunda bambaşka tepkiler doğabiliyor. Oysa adaletin rengi olmaz. Hukuk; taraftarlıklara, yakınlıklara ya da duygusal reflekslere göre değil, ilkelere göre işlemesi gereken evrensel bir değerdir. Bunu başarabildiğimiz ölçüde toplum olarak güçleniriz.
Haberin DevamıHATA, YARADILIŞIMIZIN BiR PARÇASIDIR
· İnsanoğlu hata yapmaya müsaittir. Bu, yaradılışımızın bir parçasıdır. Eksiklerimiz olur, yanlışlarımız olur. Ahlak tam da burada anlam kazanır. Çünkü ahlak; yalnızca cezayı savunmak değil, adalet uygulanırken insan onurunu, dili ve ölçüyü koruyabilmektir. Toplumsal olarak en büyük eksiklerimizden biri de anlayış ve aydınlatma kültürüdür. Bilgilendiren, sakinleştiren ve düşündüren bir dil yerine; çoğu zaman ayrıştıran, aceleci ve sert bir üslup hâkim. Oysa güçlü toplumlar, neye neden tepki verdiğini bilen toplumlardır. Aydınlatılan toplumlar sağduyulu olur; sağduyulu toplumlar ise adaleti ayakta tutar.
Gözden KaçmasınMısır, Afrika Uluslar Kupası'nda 2'de 2 yaptı!Haberi görüntüleSÜKÛNETiN DEĞERi VE ORANTI MESELESİ
· Bu noktada son dönemde sıkça karşılaştığımız bir başka tablo üzerinde de durmak gerekir. İş dünyasından, siyasetten, sanat dünyasından ya da toplumda örnek gösterilen bazı isimlerin ifadeye çağrılması, çoğu zaman hukuki çerçevenin dışına taşan bir tartışma ortamı yaratabiliyor. Oysa ifade vermek, hukuki bir süreçtir; ne suçtur ne de peşinen bir hüküm anlamına gelir.
Haberin DevamıSAKiN, ÖLÇÜLÜ VE AÇIKLAYICI
· Asıl mesele, bu süreçlerin nasıl sunulduğu ve nasıl konuşulduğudur. Sosyal medyada kısa sürede oluşan sert kutuplaşma, insanları hızla "haklı–haksız" ya da "bizden-onlardan" gibi kamplara sürüklüyor. Bu yaklaşım, adalete hizmet etmekten çok toplumsal huzuru zedeliyor. Elbette kamuoyunun ilgisi doğaldır. Elbette şeffaflık önemlidir. Ama orantı, en az şeffaflık kadar değerlidir. Daha sakin, daha ölçülü, daha açıklayıcı bir yönetim dili; hem adalet duygusunu güçlendirir hem de toplumun güvenini korur. Çünkü güven, bağırarak değil; tutarlılıkla, sükûnetle ve netlikle inşa edilir. Her süreci kriz havasında yaşamak, ne kurumlara ne de topluma kazandırır. Elbette suç varsa ceza olmalıdır. Elbette kurallar ihlal ediliyorsa yaptırım uygulanmalıdır.
Haberin DevamıEVET ADALET HAKTIR AMA MAHREMİYET DE ESASTIR

15