A Milli Takım üzerinden umut

Ay-yıldızlı ekibimizin bugün geldiği nokta sabır, emek ve inancın sonucu.

Bugün A Millî Takımımızın yolculuğunu büyük bir gururla takip ediyorum. Görevde olmasam da, bu hikâyenin ilk adımlarında yer almak, o sürecin başlangıcına katkı vermek benim için her zaman bir onur olacak. Vincenzo ve kardeşlerimle birlikte, o dönemde bir anlayış, bir ruh, bir kültür inşa etme niyetiyle yola çıkmıştık. Bugün onların geldiği noktayı görmek, o emeğin yeşerdiğini hissetmek beni hem mutlu ediyor hem de umutlandırıyor. Her biriyle gönülden gurur duyuyorum, yürekten tebrik ediyorum. Çünkü bu takım sadece futbol oynamıyor; bir inancı, bir milleti temsil ediyor.

SABRIN, EMEĞİN VE İNANCIN SONUCU

Unutmamak gerekir ki bu takım, kısa süre önce Faroe Adaları'na, Karadağ'a yenilen, Avusturya ve İspanya karşısında 6 gol yiyen bir takımdı. Ama futbol, tıpkı hayat gibi, bir süreçtir.

Haberin Devamı

Düşmeden kalkmayı, kaybetmeden öğrenmeyi gerektirir. Bugün gelinen nokta, o sabrın, emeğin ve inancın sonucudur. Arda'lar, Can'lar, Kenan'lar, Semih'ler... Eğer doğru yönetilir, doğru zamanda doğru değerlerle desteklenirlerse, içlerinden biri değil, birkaçı bile dünyanın en iyileri arasına girebilir. Çünkü yetenek zaten var. Eksik olan bazen sadece sabır, bazen de sistemdir. O dengeyi kurduğumuzda, sadece bir takım değil, bir milletin geleceği kazanır.

SADECE SKORLARIN DEĞİL DEĞERLERİN PEŞİNDEYİZ

Bizim yolumuz kolay değil, ama anlamlı. Çünkü biz sadece skorların değil, değerlerin peşindeyiz. Eğer bu ülkenin gençleri birbirine inanır, büyüklerimiz de onlara güvenmeyi öğrenirse; o zaman yeniden güçlü, yeniden umutlu bir toplum oluruz. Gerçek başarı, kendine ettiğin duayı, yanındaki takım arkadaşına da edebilmektir. İşte o zaman sadece maç kazanmayız, insanlığımızı, vicdanımızı ve birliğimizi de kazanırız.

Gözden KaçmasınA Milli Takım'ın play-off turundaki muhtemel rakipleri netleşiyor!Haberi görüntüle

TECRÜBE, GEÇMİŞTE KALMAK DEĞİL GEÇMİŞTEN GELECEĞE IŞIK TAŞIMAKTIR

Hayat bana en çok, insanın neye inandığı kadar nasıl yaşadığıyla da sınandığını öğretti. Bugün gençlerimiz hızla değişen bir dünyada yön ararken, büyüklerimiz de geçmişin doğrularını korumaya çalışıyor. İki taraf da haklı ama aradaki köprü eksik. O köprü, anlayış ve ortak değerler olmalı. Gençlerimize baktığımda inanılmaz bir enerji, merak ve potansiyel görüyorum. Fakat aynı zamanda sabırsızlık, yüzeysellik ve yönsüzlük de... Bunu eleştirmek için değil, kendimi sorumlu hissettiğim için söylüyorum. Benden yaş olarak küçük olanlara, özellikle gençlere değiniyorum; çünkü onların aynasında biz büyüklerin de sorumluluğu var.

Haberin Devamı

GENÇLERİNİ KAYBEDEN TOPLUM GELECEĞİNİ KAYBEDER

Bir toplum, gençlerini kaybederse geleceğini kaybeder. Büyüklerimiz ise, yılların emeğini ve tecrübesini taşırken bazen yeni neslin ritmini kaçırıyor. Oysa tecrübe, geçmişte kalmak değil; geçmişten geleceğe ışık taşımaktır. Bu ışığı gençlerin enerjisiyle buluşturabilirsek, hem geçmişimiz anlam kazanır hem de geleceğimiz şekillenir. Çoğu insan kendi derdine düşmüş durumda. Oysa bizim inancımız, kültürümüz, değerlerimiz hep birlikten, paylaşmaktan, istişareden, şeffaflıktan ve samimiyetten bahseder. Ama biz tam tersine, birbirimize güvenmekten ve içten olmaktan uzaklaşıyoruz. Yapıcı ve kucaklayıcı olmak varken, sorunları büyütüyor; büyük problemleri küçültmek yerine küçükleri bile çözmekten kaçıyoruz. Gerçeklerle yüzleşmek yerine erteliyoruz, kaçıyoruz. Bu sadece toplum için değil, en yakınlarımız -ailemiz- için de geçerli. Tanımadığımız insanların takdirini kazanmak uğruna her şekle giriyor, her hâle bürünüyoruz. Oysa yarının garantisi yokken, bugünü bu kadar sahte yaşamak bize ne kazandırıyor