"Hind Rajab'ın Sesi"

Tunuslu yönetmen ve senarist Kaouther Ben Hania'nın filmi Hind Rajab'ın Sesi (The Voice of Hind Rajab), 3 Eylül 2025'te ilk kez 82. Venedik Film Festivali'nin ana yarışma bölümünde gösterildiğinde 23 dakika ayakta alkışlandı ve Jüri Büyük Ödülü'ne layık görüldü. Bu ilk gösterim ve ödülün ardından film, 7 Eylül'de Toronto Film Festivali'nde gösterildi. 27 Eylül'de İspanya'da düzenlenen San Sebastian Uluslararası Film Festivali'nde Audience Award (Halk Ödülü) kazandı. 18 Ekim'de Belçika'daki Film Fest Gent'te Grand Prix Ödülü'nü aldı. 19 Ekim'de BFI London Film Festivali'nde izleyiciyle buluştu. 24 Ekim'de Chicago International Film Festivali'nde Gold Hugo Ödülü'nü kazandı. 7 Kasım'da yine ABD'de düzenlenen Hamptons International Film Festivali'nde Conflict & Resolution Ödülü'ne layık görüldü. Film ayrıca 98. Akademi Ödülleri'nde En İyi Uluslararası Film kategorisi için Tunus'un resmî adayı olarak seçildi.

Film eleştirmeni değilim; ancak filmin yönetmeni ve senaristi olan Tunuslu Hania'yı ve tüm ekibini kutlamak adına yazıya böyle başlamak istedim.

"Beni kurtarın, korkuyorum" diyerek yardım isteyen altı yaşındaki Hanood'un sesinin, İsrail saldırılarıyla susturulan binlerce Gazzeli çocuğun sesi gibi unutulmasına izin vermedikleri için...

Fondaki tank sesleri arasından zar zor duyulan sesiyle "Gelip beni alın, beni öldürecekler, korkuyorum" diyerek yardım isteyen Hanood'u ölümsüzleştirerek, insanlığın öldüğü o saatlere hepimizi tanık tuttukları için...

Hâlâ bilmeyenler varsa anlatayım: Hind Rajab - ona seslenilen adıyla Hanood - ve ailesi, 29 Ocak 2024'te Gazze'nin Tel al-Hawa bölgesinde, İsrail'in "bölgeyi boşaltın" emrine uyarak bir araçla oradan uzaklaşmaya çalışırken hedef alındılar. Araçta amcası, halası ve üç kuzeniyle birlikteydi. Saldırı anında Hanood dışında herkes hayatını kaybetti.

Filistin Kızılay'ı, Hanood ile iletişim kurmayı başardı. Saatler boyunca Hanood'u oradan güvenle alabilmek için İsrail ordusundan geçiş izni alınmaya çalışıldı. Sekiz dakikalık mesafedeki Hanood'u almaya bir ambulans gönderilebilmesi için saatler gerekti. Hanood, kanlar içindeki kuzenlerinin ölü bedenleriyle birlikte, enkaz hâline gelmiş arabada kurtarılmayı bekledi.

Nihayet "yeşil yol" için izin alındı. Zaten hazır bekleyen ambulans Hind'e doğru yola çıktı. Ancak İsrail askerleri, güvenli geçiş için saatlerce izin bekleyen ve izin geldikten sonra Hind'i almaya giden ambulansı da vurdu.

Sonra da Hanood'u katlettiler. Hanood'u araçtan kendileri çıkarıp bunun PR'ını yapmayı bile istemediler. Onun yerine, o küçücük çocuğun saatlerce korku içinde kıvranmasından keyif almayı tercih ettiler. Güvenli geçiş için saatlerce ambulansa izin vermediler; sonra da tüm dünyayla alay edercesine, içindeki Kızılay çalışanlarıyla birlikte ambulansı ve küçük Hind'i vurdular.

İnsanın kalbi sıkışıyor, nefesi kesiliyor. Böyle bir kötülük karşısında en zor olan, iyi kalabilmek belki de!

Filmi evvelsi akşam, İstanbul Valisi Davut Gül'ün de bulunduğu bir salonda izledim. Salon dolusu insan, perde kapandığında donuk bir hâlde boşalttık salonu. Kimsenin birbirine selam verecek hâli yoktu. Başımız önde, gözlerimiz yaşlı çıktık salondan.