Federasyon mu, Rum kesimine asimile olmak mı

Bu bir seçim yazısı olmasa da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimleri devam ederken yazılmış bir yazı. Seçimi kimin değil, hangi tezin kazandığı önemli.

Müzakere masası eskitmekle, siyasetçi tüketmekle geçen yarım asırlık "Kıbrıs sorununu" bugün hangi şartlar altında konuşuyoruz

Adlandırmak önemlidir; alıştığımız şekliyle "Kıbrıs sorunu" ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki sorunun kaynağı, adanın Rumlaştırılması ve Yunanistan'a bağlanması anlamına gelen Enosis'tir.

Daha evveline gidersek, Rus tehdidi karşısında adanın 1878'de Birleşik Krallık'ın himayesine verilmesi, paylaşım savaşı olarak icra edilen I. Dünya Savaşı'nda İngilizlerin Kıbrıs'ı işgali ve ardından ilhakı...

Britanya, tıpkı Filistin gibi çekildiği yerleri bir "sorun" olarak bırakmasıyla ünlüdür. Filistin'in başına bela olan Siyonizm gibi, Kıbrıs'ın başına bela olan Enosisizm de katliamlara yol açtı. Adanın İngiltere'den bağımsızlaştığı 1960'tan sonra Kıbrıs'ta azınlıkta olan Türkler sistematik şekilde Rum zulmüne maruz kaldılar. Türkiye, bu süreçte tüm imkansızlıklarına rağmen bu zulme kayıtsız kalmadı ve 1974'te bir ay süren harekât neticesinde Kıbrıs Türklerinin güvenliği sağlandı. Türk askeri, bu güvenliğin devamlılığı için adada daimi varlık göstermeye başladı.

Harekât için İstanbul Boğazı hattında kullanılan yolcu gemilerinin ve sivil havacılıkta kullanılan uçakların envantere alındığını hatırlatalım. Zira o günkü Türkiye ile bugünkü Türkiye'yi karşılaştırmak adına önemli bir veri. O günkü Türkiye'nin mevcut şartlarıyla başarabildikleri ile bugünkü Türkiye'nin başarabileceklerini kıyaslamak adına da fikir verebilir.

Türkiye, harekât kararını tüm bu maddi imkansızlığa ve ABD'ye rağmen aldı. Ekonomik ve askerî olarak son derece zayıf olduğumuz bir dönemde, had bildiren mektuplara ve silah ambargolarına rağmen Türkiye'nin gösterdiği kararlılık ayrıca dikkate değerdi.

Ardından 15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türkleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti. Tabii ki sorunlar bitmedi. Rum mezalimine ve soykırımına karşı verdiği mücadelenin bedeli, KKTC'ye tanınmayarak ödetildi. Türkiye ise alışık olduğumuz bir tutumla, aciliyet gerektiğinde koşup giden ama tarlayı başkalarının sürmesine engel olamayan bir politik beceriksizlikle davrandı. Kanımca bugün adada "Türk askeri geleceğine Rum askeri gelsin" kafasında bir kesimin var olabilmesinin sebebi, askerî başarıları heba eden bu beceriksizliktir.

Elbette hiçbir toplumsal çıktı bu denli indirgemeci bir bakışla açıklanamaz. Ama bunun sebeplerden biri olduğu da gerçektir.