Vazgeçmeyenler

Beşiktaş önünde ve sonra Rizespor karşısında 2-0'dan maç çevirmek her babayiğidin harcı değil...

Ama Fenerbahçe bunu başardı. Çünkü Fenerbahçe takımı pes etmeyen bir yapıya sahip. Mücadele gücü en yüksekte sonuna kadar maçı kovalıyor. Futbolda asla vazgeçmeyenler her zaman kazanır. Fenerbahçe de asla vazgeçmiyor.

Şimdi ilk yarıya bakıyorsunuz... Fred, Nene, Duran, Asensio, Levent, Mert Müldür maça hayalet gibi başlıyor.

Fenerbahçe oyun kurmadan, kendine gelmeden, ne olduğunu anlamadan iki gol yiyiyor. Tabii buna kötülerin bu kadar çok olması da etken.

Erken goller gelince oyun sistemi ve oyun disiplini de dağıldı Fenerbahçe'nin. Gelişigüzel panik atakları ile gol aradı. Ancak bunda da kaleci Fofana ya da kötü vuruşlar engel oldu.

Kerem'in çabası sonradan düzelen Asensio'nun toparlanması da fazla işe yaramadı. Duran'ı bir türlü topla buluşturamadılar. Rizespor'un topa sert, kalabalık defansını göbekten aşamadılar. Aslında bu bölgeden de fazla denemediler. Hep kanatları kullanmaya çalıştılar. Sol kanat belki Kerem ile etkili oldu ama ne Mert Müldür ne de Levent gerekli bindirmeleri sağlayamadılar.

Ama şu var. Fenerbahçe'nin geleneksel hastalığı kim bilir belki de DNA'sında bulunan faktörler yine devreye girdi. Kalesine iki top geldi iki gol yedi. Rakip kaleye 15'e yakın şut attı bir tane gol atamadı.
İlk yarıda hakkını veren sadece İsmail ve biraz da Kerem vardı. O kadar. Onun dışında kalan oyuncular kendi standartların üstüne bile çıkamadılar.

Tabii ilk yarıda yaşanan şoklardan sonra Fenerbahçe'nin 2. yarıya farklı çıkacağı belliydi.
Ve ilk dakikadan itibaren kendi oyununu oynamaya başladı.

Tedesco sahaya hiç değişiklik yapmadan çıktı. Sadece takım içinde oynamalar yaptı. Ancak beklediği gol öyle bir anda geldi ki maçın bütün seyrini değiştirdi. İlk yarının yıldızı kaleci Fofana topu elinden kaçırınca Asensio fırsatçı bir golcü gibi fileleri havalandırdı.