Emekli Kart seçim sandığının kilidini açabilir mi

Seçime beş kala yollar emekliye çıkıyor. Konular dönüp dolaşıp emeklilere yapılabilecek iyileştirmelere geliyor. Emeklilerin sayılarının toplam seçmen sayısı içinde çok önemli bir orana ulaşması bunda etken. Keza emekli vatandaşların toplumda bulundukları çevrede ve ailelerinde kanaat önderi olarak etkileri de malum. Emekliye yapılacak seyyanen zam en yetkili ağızlardan onay alamamış gözükürken, diğer yanda hâlâ seçim sonucuna en ciddi etkiyi yapacak uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar kendi içinde adaletsiz bir uygulama olsa da anket sonuçlarına göre siyaset pratiğinde her an tekrar gündeme gelebilir.

En düşük aylığı artırmak da seyyanen zammın sadece belli bir kesime yapılmasını ifade eden bir seçenek olarak sandık sonuçlarına etkide cazip bir şık. Her iki uygulamanın da zamanında nispeten yüksek prim yatırmış ve nispeten yüksek aylık alan emeklileri darıltacağı bir gerçek. Bu nedenle sosyal güvenlik sistemine olan inancın korunması ve hak kayıplarının oluşmaması için tüm emeklilere belli bir oranda zam yapılması yerinde olacaktır.

İktidarın genel seçimler öncesi sosyal güvenlik alanında yaptığı vaatler bugüne kadar gerçekleşmedi. Bağ-Kur'lular, SSK'lılar ile günlerinin 7.200 prim ödeme gün sayısında birleşmesini bekliyor. Yine ev hanımları ve anneler emeklilik koşullarında iyileştirmenin ne zaman yapılacağını bilmek istiyorlar. Geçen yılki genel seçimden bu yana gerçekleşmeyen vaatlerin yanına yenilerini eklemek sandığa giden seçmeni ne kadar olumlu etkiler, bunun yanıtını da bir hafta sonra hep beraber izleyeceğiz. Bugüne kadar emekliye bayram ikramiyesinin 2.000 TL'den 3.000 TL'ye çıkarılması dışında somut bir adım atılmadı. Basın yayın organlarına kalsa her gün yeni bir düzenlemeden haber veriyorlar ancak lafla peynir gemisi yürümüyor. Emekli konusunda gündeme gelen vaatler farklı ağızlardan dillendiriliyor. Diğer taraftan vaatlerin sınırları ve kimleri kapsadığı muğlak. Bu da seçmende kafa karışıklığını arttırıyor.

Aslında merkezî yönetimin görev alanında kalan emeklilerin durumuna ilişkin iyileştirmeler ne yerel seçimlerin konusu olmalı ne de belediye başkan adaylarının vaatlerinde yer almalı. Üstüne üstlük belediye başkanlarının kendi illerinde emekli statüsündekilere özel yapacakları düzenlemeler merkezi yönetimin yetki alanına girecektir. Üniter devlet yapısı içinde eyalet sistemini akla getirecektir. Aksi halde vaat edilen yardımlardan yararlanmak için şehir değiştirmek zorunda kalacak emekliler. Doğru olan emekli statüsüne verilecek her ayrıcalığın ülke genelindeki tüm emekliler için geçerli olmasıdır. Dolayısıyla belediye başkanları kendi sorumluluk alanında kalacak şehirlerini tanımaya ve mahalle mahalle semt semt sorunlarını dile getirerek çözüm önerileri sunmaya odaklansalar yerel seçim yarışı doğru bir anlam kazanır. Nitekim başkanı olmak istediği şehri tanımayan, sorunlarına ve yaşantısına yabancı kalan bir aday, medeniyet seviyemizin en önde gelen göstergelerinden olan şehirlerimize ne verebileceği de soru işaretidir.

Belediye başkan adaylarının ve merkezi yönetimin emeklilere yönelik seçim vaatleri birbirini izliyor. İlk başta da Emekli Kart projesi geliyor. Bu kart ile emekli seçmenin gönlü alınarak, oyuna talip olunacak. Söz konusu kart ile anlaşmalı marketlerden gıda yardımı verilmesi, doğal gaz ve elektrik faturalarında indirim, emeklilerin çocukları için eğitim desteği verilmesi hedefleniyor.

Seçim yarışının getirdiği telaş ile emekliler için sıralanan vaatlerin her gün yeni bir tanesi gazetelere düşüyor. Su faturası indirimi, ücretsiz otobüs, metro ve dolmuş, belediye tesislerinde ayrıcalık, uçak ve tren bileti indirimi, kira desteği, banka hizmetlerinde kolaylık, promosyonlarda artış, düşük faizli kredi, kamu tesislerinde konaklama ve tatil, turizm şirketlerinden kampanya yapılmasını sağlamak ve 5000 TL maaş vermek. Anlaşılan 31 Mart'a kadar da her gün yeni bir vaat ile karşılaşacağız. Sanki akla gelen her şey telaş ile seçim vaadine dönüştürülüyor.