Yeni afiş!

Garip bir dünyadır futbol. Bir yanda altına çevrilmektedir küller, bir yanda rüzgar tersine esmeye başlamıştır. Liderliğin el değiştirme mevsimine girilmiştir de eleştiriler adres değiştirmiştir. Geçen sezon şampiyonluk gecesi masanın üzerine çıkıp, insanların anasına söven ama "yadırganmayan" Okan Buruk için şimdi veda konulu tepkiler başlamıştır. Fatih Terim'i bile tekrar futbolun içine "kakalamak" isteyenler vardır. Onlar adı dolandırıcılığa karışan böyle ağaların bu topraklarda neden sorgulanmadığının tartışmasına bile girmezler ama "yer gösterici" rollerinden asla vazgeçmezler. Bugün futbolda adalet ve zarafet kalmadıysa, her türlü çirkinliklerin ve haksızlıkların sembolüdür Fatih Terim! "Yerli" sevdasıyla yabancı hakemi yadırgayanlar, yerli hakemlerin itibarını zedeleyen adamları unutmasınlar. Ayrıca bu kadar yabancı futbolcunun cirit attığı bir ülkede, milli takımın başında yabancı bir teknik adamın olmasını nasıl karşılıyorlar Onların cevabı yok!
Fenerbahçe'nin Antalyaspor karşısında kolay kazanmasının anlamlı bir yanı vardı. Galatasaray'ın 2 puanlık kaybını da gördükten sonra buna "yeni bir yarın afişi" de diyebiliriz, gönlünün gönderine liderlik bayrağını dikmek de! Kimsenin özel olarak öne çıkmadığı maçta takımda sadece kazanma duygusuna yönelik zincirleme bir reaksiyon vardı. Topun rakipte kalmasından rahatsızlık duyulmayan ve stresten uzak sistemin kaliteyle ilgisi var mıydı derseniz, cevabım belli; "kazanan haklıdır."
Farkın 4 puana inmesiyle kalan maçların değeri daha belirgin hale geldi. Takımın sezon sonuna kadar bu havayı sürdürmesi kuvvetle muhtemel, puan kaybetme ihtimalini de zayıf görüyorum. Çünkü liderliği puan cetvelinden önce kalbinde arayan bir takım var. Ve yılların özlemi var. Geleceğin falına bakınca geçmişteki kayıpların değeri ortaya çıkıyor ama Galatasaray'ın boyası aktıkça ilerleyen haftalarda daha farklı bir Fenerbahçe'nin sahneye çıkacağını da umuyorum. Yeter ki takımı gerilime sürükleyen yöneticilik matah bir şey gibi gösterilmesin, Mourinho diline hakim olsun. Ve kulübede çürümeye terk edilen adamların, oynayanlardan farklı olduğu gerçeği de görülsün. Özel bir "gıcıklık" yoksa, İrfan Can Kahveci'den bahsediyorum.
Galatasaray'da kayıpların kapısı açıldı. Daha göreceğimiz çok şey var gibi görünüyor. Galatasaray'ın sır saklamasına gerek yok, çünkü çukur açıldı. Galatasaray takımının futbolla ilişiği haftalar önce kesildi. Kasımpaşa karşısındaki 2 puanlık kaybın yan etkilerini de hesaba katmak gerekiyor, çünkü Galatasaray liderliğin başına bela aldı. Geçen hafta Fenerbahçe karşısındaki korkak beraberliği averajla birleştirip, 7 puanlık farktan bahsedenler, şimdi kara kara düşünsünler. Çünkü daha sert deplasmanlarından bu kafayla kayıpsız çıkmak zor. Takımda kötü futbolun şifreleri çözüldüğü halde hala yanlışların arkasında duruluyorsa, Galatasaray'ın içerden vurulduğu gerçeğini de işaret etmek zorundayız. Bir takımın yüzde 80'i bitik vaziyetteyse, Barış Alper Yılmaz magazin ve reklam yıldızı olduktan sonra tuhaflaştıysa, bu sezon Osimhen dışındaki yabancılar "sıradanlıktan" kurtulamıyorsa eleştirilerimizin adresi bellidir. Okan Buruk konuşma balonlarını dolduracağına, futbolcuların beynine kazanma duygusunu doldursa çok daha anlamlı olur.