Süpürge

Kasımpaşa karşısındaki Fenerbahçe'de geçen maçlarındaki performansın yansıması yoktu ama 8 maçlık galibiyet serisinin arkasının sağlam olma ihtimali yine de çoktu. Görsel olarak zenginlik arıyorsak ülke futbolunda sıradanlıktan bıktığımız ve lider bir takımın elindekilerle yetinmeyeceğini düşündüğümüz içindir. Szymanski'yi ilk kez bu kadar etkisiz gördüm ve şaşırdım. Batshuayi'nin laçkalığını yadırgamadım. Dzeko'nun ciddiyetini herkeste bulabilmek mümkün olmuyor çünkü. Ferdi Kadıoğlu'nun her maçta akılla, işçilikle ve yaratıcılıkla imtihanları yıldızlı pekiyi. O kadar çabuk alan değiştiriyor ki sanırsınız sahada ikizi var! İsmail Yüksek'e parantez açıyorum. Futbolun artistik yanına değil, sadeliğine sığınan adamların futboldaki yeri her zaman başkadır. O yüzden onlar vazgeçilmezdir. Sonuç olarak liderliğin önünü süpüren ya da 8 maçtır rakiplerini silip süpüren bir Fenerbahçe gerçeği duruyor ortada.

Galatasaray'ın Manchester United maçındaki harika oyunuyla, Antalya'daki galibiyetini sıradanlaştırmak arasındaki tercüme farkı; "İngiltere'deki Aslan pençesiydi, Antalya'daki gürleme!" İki maçta da "tırnak içine" alınması gereken adam Davinson Sanchez. Savunmada "ağırlık sebebiyle" rakibe verilen pozisyonların önüne geçen adam. Tete'nin ürettikleri ve paylaşma gücü takıma katacaklarının anonsu gibi duruyor. Zaha'nın ince işçiliğine eşlik etmenin yolları aranıyor. Rakip alandaki organize etkinlikler Icardi için sekteye uğrasa da Icardi olmadık zamanlarda noktayı koymayı biliyor.

İstanbulspor karşısındaki Beşiktaş'a baktım da sadece ayakta kalmaya çalışan bir takım görüntüsü vardı. Buna karşılık Beşiktaş taraftarının maçın başında "edebi" bir tepkisi vardı. Gördük ki susarak da çok şey anlatılıyor, tribünlerde sırtlar dönük olsa da! Burak Yılmaz'ın başarılı olmasını elbette isteriz. Ama futbolcuların kendilerine sorması gereken bir soru var. "Başkalarında olup bizde olmayan ne var" Futbolcular geçen sezondan kalan dirençli görüntülerini bilgisayarda tarasınlar ya da kendilerini sahanın ortasında arasınlar, aynaların karşısında değil. Yükün altına girmedikçe kimse el üstünde taşınmaz, bunu anlamaları gerekiyor.