Fenerbahçe'de bir Alex vardı.
Kuğulara bale dersi veren estetik uzmanı. Sihirli ayaklarıyla Fenerbahçeli çocukların rüyalarına masal taşırdı. Şapkadan tavşan çıkarmazdı ama sahadaki duruşu ve sol ayağıyla futbolu baştan çıkarırdı.
Zarafet ve asalet olarak evrensel bir ruha sahipti müstakil değil. Alex'ten sonra çuvalla para ödenen yabancılar Fenerbahçe'ye geldi de hiçbirinin formanın içinde esamesi okunmadı.
İrfan Can Kahveci bugün Galatasaray veya Beşiktaş'ta oynasa harikalar yaratır. Bu adamın iki sezon önce neler yaptığını hep birlikte izledik.
Ruhunu paraya satan Mourinho takımla birlikte İrfan Can'ın da kimyasını bozdu. Gelenler de tarif edilen yönün aksine yürüdüğü için sahada yürüyen yabancılarda inat ediyor. Peki kim kaybediyor Fenerbahçe! Çuvalla para harcanan bir takımda adam harcamak ne ki Nasılsa teknik adamların bütün zararları karşılanıyor!
Fenerbahçe tarihi bir borcun altındayken bile astronomik transferler el üstünde tutulurken, hiçbir başarısızlığın sonucunda futbolcular suçlanmadı. Yıllardır bütün sırları ifşa edilmiş takımda futbolcu beyler sahanın içinde bile istirahate buyurdular. Hakemlere ve yapı meselesine sığınıp kapının arkasına saklananlar da o gamsızları doyurdular.
Başarısızlığın temeli budur. Kimse kayıplardan dersini almayı ve eleştiriyi sevmiyor, yağcılığı seviyor, maaşa bağlanan trolleri. O yüzden film devam ediyor.
Fenerbahçe düzelir mi Elbette düzelir. Ama futbolculara sorumluluk ve forma aşkı dersleri verilirse düzelir. Teknik direktöre cesaret aşısı yapılması da zorunludur! Asıl mesele;
Fenerbahçe'nin perdenin arkasındaki kara gölgelerden kurtulması gerekiyor.
Çünkü gerçek Fenerbahçeli karanlıkları hiç sevmemiş, o yüzden Aziz Yıldırım için günlerce akın akın güneşe yürümüştür. Ama o günler bile çabuk unutulmuştur.
Gelişmiş ülkelerde futbol sanat yerine geçer. Türkiye'de insan kalitesine yatırım yapılmadığı içindir ki futbolun da futbolcunun da kalitesi ortada. Emeğe saygıdan ve forma aşkından yoksun olan yabancıların öğrendikleri ilk şey: sızlanmak, sonra naylon pozisyonlarda kendilerini yere atmak ya da hakemi kontrol altına almak! Futbolun delikanlı tarafı yıllar önce kayboldu da herkes birbirine benzemek zorunda değildi.
Biz ne zarif futbolcular gördük ama elini burnuna götürüp sümküreni de görmedik tüküreni de. Hele bileklere kasti olarak basanları son yıllara kadar bu topraklarda ömrü billah görmedik.