Hastalıklı bir futbol dünyasında hala trendlerde; "Ali Koç görevde kalacak mı gidecek mi" Bu ülkede her başarısız olanın gitmediği bir düzen varken, "her kulüp kendi kararını kendi verir" deyip meselenin başka taraflarına bakalım. Ali Koç'un sevdasına değildir tepkilerimiz, yanlışlarında inat etmesine ve yanındaki goygoycularadır. Yıllardır yol arkadaşlarını yanlış adamlardan seçen bir başkanın sadece transfer yaparak ayakta kalması mümkün değildir. O transferlerin kimlere neler kazandırdıklarının sorgusu bile yapılmadıysa, Ali Koç'un sırtından vurulma planlarının eskizlerini yanındakilerin çizdiğini söylesek neye yarar ki!
Galatasaray, Sane ile anlaşacak kadar iş bitirici yöneticilere sahipken, Fenerbahçe'de "kakalama istasyonlarına şeflik yapanların" o kulüpte ne işi vardı Hesap bile vermeden gitmek Fenerbahçe'de yöneticilik yasası olduğu için, herkesin yaptığı yanına "ganimet" olarak mı kalmalıydı Ali Koç'un eleştirileri hak eden en anlamlı hatası; özeleştiri yapmamasıdır! Unutulmasın ki tarih bazen en zalim hasımdır; hele tekerrür ettiğinde
"Kralı gelse bizi şampiyon yapmazlar" diyenleri kaç sezondur dinledik. "Önce kendinizi yeneceksiniz" dedik, "sonra her şeyin üstesinden gelebilirsiniz." Birlik bütünlük göstermeyen geminin mürettebatı bir kere olsun sorumlu tutulmadıysa, dümeni tutan ve rotayı belirleyen kaptanın günahları ikiye katlamış demektir. "Kimse Mourinho'dan gemiyi okyanusa sürmesini beklemedi, şapkadan tavşan çıkarmasını da beklemedi ama sahaya gerçek bir takım çıkarmasını bekledi. Aynayı parlatmak için gösterilen çabanın aynanın karşısındaki şahsı parlatmaya yetmeyeceğini gördük ve işaret ettik de ne oldu Hiçbir şey!
Birkaç yıl önce futbol muhabbeti yaptığım bir delikanlı bana sormuştu. "Elde avuçta ne varsa son kuruşuna kadar transfere harcamakla intihar mektubu bırakmak arasında ne fark vardır" "Harika bir soru" demiştim ve cevabımı da ona uygun biçimde vermiştim. "Senin gibi aydınlık düşünenler oldukça o mektuplar sadece sahibini ilgilendirecektir."
Hey gidi yıllar! Futbolcuların transfer parasıyla ancak bir otomobil alabildiği yıllar. Gazetelerde bir transfer haberinin yalan çıkma ihtimali milyonda bir. Zarafet memnuniyetle karşılanan bir beklentiydi. Kulüpler en fazla 40 yılda bir aynı futbolcuya göz dikerlerdi de kendi söküklerini de kendileri dikerlerdi. Ödenmez borçlar için "devletten nemalanmak" diye bir gerçek yoktu yani. Bir daha asla göremeyeceğimiz güzelliklerle doluydu o yıllar. Ne ağzında lafı geveleyen spikerler vardı ne ağzını çamurla çalkalayan ve paraya kuyruk sallayan yorumcular