Ahlaksızlığın getirisi her gün biraz daha büyürken, maziden kalan güzellikleri hatırlatmayı hala boynumun borcu sayıyorum. "Onlar ne güzel insanlardı" diyorum. Mazinin yolculuğunda temiz yüzlü, terbiyeli eski zaman futbolcularıyla birlikte adaletin, merhametin ve o sonsuz masumiyetin unutulmaz zamanlarını arıyorum bugünlerde.
Çünkü kötülükte üstüne olmayanların ayaklarının altında kaldı masumiyet. Kendilerine başkalarının gözünden bakmayı öğrenemeyenler sosyal medyayla tanıştı. Şimdi zaferini kutluyor teknoloji, en masum düşlerin bile canına okurken. Oysa bir zamanlar kitap okurdu çocuklar, üstelik doktor gibi yazılanı eczacı gibi okurdu. Top oynayıp terlediğimiz masalımsı düşlerde, çeşmelerin önünde bizlere sırasını veren şefkatli anneleri arıyorum bugünlerde.
Çocukluğumuzun efsanesiydi futbol. Hafta sonlarında iki maç üst üste oynardı takımlarımız, hiçbir teknik adam da sızlanmazdı. Her çocuk rakip takımı tutan arkadaşında kendini bulurdu. Ütülü mendilleri ceplerinde taşıdıklarını anlatsam şimdiki kağıt mendillerin yanında komik bulurlar, bulsunlar! Ne kadar yaşlansa da değerinden bir şey kaybetmezdi şarkılar. Yürekler iki dirhem bir çekirdek. Metin Oktay'ın rakiplerine gösterdiği zarafeti arıyorum bugünlerde.
Büyükler yaşı büyük olduğu için değil küçükleri sevdikleri için büyüktü. Çıkarsız dostluklar demlenirdi de 40 yıllık hatır için kahveye bile gerek yoktu. Mutfak pencerelerinden türküler söylerdi anneler. Kasap dükkanlarının boncuklu iplerden kapıları vardı da üç günde bir zam yapmazlardı fiyatlarına. Ortalık çiçek kokardı, evlerde alçıdan biblolar limon kolonyaları. Yemeklerin kokusu bile bölüşülürdü kimse ayrı gayri bilmezdi. Her takımın kadrosunu biriktirir her futbolcuyu severdik abimiz gibi. Lefter Küçükandonyadis'in Adalar'dan süzülen asaletini arıyorum bugünlerde.
Dizlerimizin yarası çocukluğumuzun on dakika arasıydı. Yere uzanırdı birimiz diğeri yarayı üflerdi acıyı bile bölüşürdük. Gönül verdiğimiz takım da kaybederdi, hep kazanmak diye bir şey yok. En fazla kar yağardı yüreğimize üşürdük. Bir elma düşerdi bahçeye, bütün çocukların başına düşerdi, cennete merdiven uzanırdı denizden. Her çocuğun içinde başka bir çocuğa yer vardı da kalp kırmaya yer kalmazdı o yüzden. Sosyal terbiyenin en değerli olduğu yıllar çocukların melekleriydi futbolcular. Hakkı Yeten'in şefkatini arıyorum bugünlerde.

15