Başka boyut!

Fenerbahçe takımı sevgiyle kazanılan maçlar serisine 10'ncu halkasını eklerken, liderliğin yakasına çiçek tutturdu. Pendikspor karşısında da gördük ki takımın en temel gıdası mücadele; buna "aşkın örgütlü mücadelesi" dersek cilalı cümlelerimiz koşarak gelir. Mücadelenin yürekten geldiği gecelerde 3 puan da fark da koşarak geliyor zaten. Görüyoruz ki Fenerbahçe bu ligde başka boyutta! Onlar kendilerini çağıran ipek yolunun yolcuları, bu yoldan dönmeyecekleri ortada. Çünkü yolun bilincini idrak etmişler. Bu galibiyet serisinin çekirdeğinde, futbol kalitesini ve kazanmayı baki kılmak düşüncesi var. Görünen o ki yemin etmişler.

Pendikspor karşısında her ne kadar ilk gol gecikse de sahadaki açılıma, ruh sükunetine ve güvenli duruşa bakınca, "gecenin final anonsu, maçın başında yapılıyor" diye düşündüm. İkinci yarıda sistem tıkır tıkır işledi zaten. Pendikspor, Fenerbahçe'nin dengi değildi ama kimse kusura bakmasın, Fenerbahçe'nin karşısında sahadan başı dik çıkmak şimdilik hiçbir takımın harcı değil. "Fenerbahçe zorlu rakiplerle oynamadı" tezine oynanan futbol en güzel cevap!

Takımda her futbolcunun saha içinde kendine has bir duruşu var, herkesin durumdan keyif aldığı da ortada. Buna futbolun festival havası deniyor. Gecenin en soylu ışığı Dzeko 37 yıllık bedenin içinde birkaç kişilikti yine. Attığı gollere bakınca, "bu adam şapkasından tavşan da çıkarır" dedim "fil de!" Bir kayın ağacı 10 kişinin oksijen ihtiyacı giderir ya İsmail Yüksek de aynen öyle. Bu delikanlı futbol zekasıyla, rakibi yıpratan ve oyuna katkı sağlayan mücadele ruhuyla ülkemizdeki en özel orta alan oyuncusu. "Sadeliğin görkemi" dediğimiz afişlerin de başoyuncusu.

Ligde 10 maçta sadece bir beraberlik alıp, dokuzunu kazanan Galatasaray, tarihin en iyi sezon başlangıcını yaptı. Ligdeki en iyi deplasman performansını de tekrarladı. Bütün bunlar iyi de Şampiyonlar Ligi'ndeki iyi futbolun ligdeki kötü futbolla çatışma nedenlerini ortaya çıkarmak gerekmiyor mu Yoksa böyle futbolla Galatasaray'ın "kazanmakla aramız iyidir" demesi yeterli mi

Mertens'in fizik gücünün, ondaki kimyayla uyuşmadığı ortadayken, Rizespor'un dinamizmini körükleyenlerin başına Mertens'in adı yazılmalı. Ayrıca bu görüntünün kopyası Bayern Münih maçında da sergilenmişti. Kerem Demirbay'ın Avrupa'da üst düzey oynadığını bilmesek, her maç sonrasında sabaha kadar düşünüp dururuz. "Bu adamı Galatasaray'a kim aldı" diye. Dipsiz kuyulardan bile bal çıkaran Icardi'nin maç içinde "zinde tutulması" için, takım arkadaşlarının savrukluktan kurtulması lazım. Ayrıca iğneyle oynayan bir adamın fedakarlığıyla, eşinin hastalığı arasındaki "duygusal travmayı da" hesaba kattığımız zaman, Icardi'nin sahada ayakta durmasının bile çok şeyin karşılığı olduğu ortadadır.