Aslanlar gibi!

Fenerbahçe bu sezon da kendisini almadan giden şampiyonluk treninin arkasından bakarken, Galatasaray kendisini bekleyen şampiyonluk pistinde dans etti. Galatasaray'ın beşinci yıldızı göğsüne takmasına ve taraftarların ellerindeki yıldızlı pankartlara mahsuben, "gökte yıldız kalmadı" dedim. Galatasaray tribünleri ortalığı "şampiyon" nidalarıyla çınlatırken, aynı dakikalarda Saracoğlu'nun dışında "Ali Koç istifa" sesleri yankılanıyordu. Bu refleksi Ali Koç, Jose Mourinho ve yöneticilerin kompleksleri yarattı. Eyüpspor maçında tribünlerin boş olması, Mourinho ve Ali Koç'a duyulmayan güvenin yansımasıydı. Çünkü taraftar gördü; Galatasaray'da kazanmak için yüreğini sahanın ortasına koyan adam çoktu, Fenerbahçe'de kazanmaya değer vermeyen futbolcuların futbolla ruhsuz bir ilişkisi vardı. O ilişkiyi bir kez olsun sorgulamayan Mourinho; bükemediği bileği sıkmak yerine, "her şey organize edildi" diyorsa, kendisine biçilen rolden kurtulamadığı içindir. Oysa biz onun bu ülkeye teknik direktör olarak "getirildiğini" düşünmüştük.

Bundan birkaç yıl önce, "ne olacak halimiz" diye soranlara, "Fenerbahçe şampiyon olamadığı için değil, değerlerine sahip çıkmaktan vazgeçtiği için sorgulanmalıdır" demiştim. O değerlere sahip çıkılsaydı, karanlık akıl çetelerine bu kadar değer verilmeseydi ve Mourinho'nun züppeliklerine arka çıkılmasaydı, Fenerbahçe bu hallere düşmezdi. Fenerbahçe hiçbir dönem Mourinho'nun yönetimindeki kadar karikatürize edilmedi. Sızlanma teşkilatı lideri, bundan böyle "inleyen nağmeleri" söylesin, rakip teknik direktörün burnunu sıkmayı, gazetecilerle alay etmek için yazı tura atmayı öğrenen bir züppe, bu şarkıyı da öğrenmiştir eminim.

"Osimhen gidiyor, kurtulduk" diye göbek atanlar var da Fenerbahçe'de kalacak olanların ahtapot kolları ne olacak Mourinho tazminatını alamazsa tahtında kalacak, Fenerbahçe taraftarı da bahtına yanacak öyle mi O taraftar nereye kadar dayanacak O yüzden sezon başında "geliyoruz" diye hava atıp, şampiyonluk teminatı verenlerden de Fenerbahçe taraftarlarının tazminat hakkı doğmuştur, bedeli ömür boyu yasak olmalıdır!

Bu sezon Osimhen adlı bir masal kahramanı geçti futbolumuzdan. Bu adam her maçta dağları denizleri aştı, onun beyninde çakan şimşek, ayağından rakip alana yayılırken, rakiplerin gözleri kamaştı. Organlarını formasına bağışlayan bir adamın görkemli imzasıdır bu. Bir futbolcunun rakip takım karşısında ne çok şey ifade ettiğini anlamak için harika bir örnektir. Osimhen'de her şey vardı, kıvraklık, zeka, hız, yaratıcılık, enerji. Daha olsun. Mourinho sezon başından beri saha kenarında elini cebinden çıkarmadı da Osimhen'in başında şapkası olsa içinden tavşan bile çıkarırdı.