Bir karede Erdoğan Şi'ye doğru yürüyor; Şi, Erdoğan'a doğru. Eller sıkılıyor. Bir başka karede Hindistan Başbakanı Modi, Erdoğan'a uzanıyor; iki lider el sıkışıyorlar. Şi ve Putin'indev heyetlerle, Erdoğan'ın da o kadar kalabalık bir heyetle katıldığı Çin ve Rusya görüşmelerinden sonra, her üç lider de ülkelerinin sadece ikili değil uluslararası konuları da ele aldığını söylüyorlar. Putin, "Türkiye'yi güvenilir, zaman içinde kendini kanıtlamış bir ortak olarak görüyoruz" diyor.
Çin'de Şanghay İş birliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinde, o kadar çok, o kadar akılda kalan kare var ki! Türkiye, Azerbaycan ve artık Ermenistan'ın da ortak olduğu Zengezur Koridoru ile Çin'in Kuşak ve Yol girişiminin uyumlaştırılması ortak gündeme giriyor. Pakistan ve Ermenistan dışişleri bakanları görüşüyor ve iki ülkenin diplomatik ilişki kurması kararlaştırılıyor. Azerbaycan ve Ermenistan liderleri de Tianjin'de bir araya geliyorlar. Bu buluşmanın gerçekleşmesinde ilk adım olan Karabağ'ın kurtuluşunun mimarı Aliyev ile Erdoğan'ın görüşmesini Azerbaycan-Pakistan toplantısı izliyor. Bu bir dizi toplantıda Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın temelleri atılıyor.
O kadar çok önemli adımlar atılıyor ki Tianjin'de. ABD'nin yanına çekebilmek için yıllardır uğraştığı ama Trump'ın iki ayda küstürdüğü Hindistan lideri ile Putin ve Şi el ele fotoğrafı bunlardan biri. Trump bu sahneleri bizim gibi TV'den izliyor olmalı. Avrupa'nın yeni kraliçesi Ursula von der Leyen de TV'lerin karşısına mıhlanmıştır sanıyorum!
Tianjin'de sıradan bir ekonomik iş birliği örgütü toplantısı yapılmadı; ABD'nin tek-kutuplu dünyanın liderlik tahtından indirildiği ve yerini çok-kutuplu dünyanın aldığı bir değişimin belki de ilk toplantısı yapıldı. Bu yeni dünyanın üyeleri sadece ŞİO ortakları Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan ve Özbekistan, gözlemci üyeler Afganistan, Moğolistan, İran, Hindistan, Pakistan ve Belarus ile diyalog ortağı Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Sri Lanka, Kamboçya ve Nepal'den ibaret kalmayacak. Çünkü temeli atılan, muhtemelen ABD'nin ve yanına aldığı birkaç Avrupa ülkesinin hegemonyasına ve güç siyasetine karşı, çok taraflılık ve uluslararası eşitliğe dayanan adaletin egemen olacağı bir dünya olacak.
Oysa Avrupa'nın elinde çok iyi imkanlar vardı. En az 10yıldan beri Amerikalı ve başka ülkelerden saygın jeostrateji uzmanları, ABD'nin önümüzdeki 20 yıl içinde hem silah satıcısı olarakhem petrol alıcısı olarak dünyadaki hegemon konumunu bırakarak, "içine kapanacağı" tahmininde bulunuyorlardı. Nitekim, birinci döneminde çekingen, ama ikinci döneminde son derece hırslı bir şekilde "Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (MAGA) ilkesini kendisine bayrak edinen Trump, "dünya jandarmalığı" yerine sosyal-ekonomik sorunlarına odaklanmak için plan ve programını bile hazırlamıştı. Mesela İsrail'in kayıtsız-şartsız arkasında durmayacağını, İran ile anlaşmazlıklarını görüşmeler yoluyla çözeceğini, Çin ve Rusya ile hasım değil, eşit zeminde ticaret ortağı olacağını söylüyordu.