Şu anda İsrail'in de Yahudiliğin de en kötü düşmanı İsrail'i ele geçirmiş olan Netanyahu ailesi ile onları orada tutan kökten-dinci iki partidir. İsrail'de kurulmuş olan bu çarpık yapı, sadece İsrail ve Yahudiliğe değil, fakat Musevilerin (kendi inanışlarına göre "üçüncü devlet" dedikleri yapıyı kurmak üzere) örgütlenmesini sağlayan Siyonizm'i de tutarlı bir ideoloji olmaktan çıkarttı; çıkartıyor.
Görünen o ki, İsrail, Siyonizm'i bile aşan ırkçı gidişini Filistin'i ve bu topraklarda Birleşmiş Milletler'in oy birliği ile kabul ettiği paylaştırma planının diğer tarafı olan Filistinlileri tamamen yok etmeden durmayacak; bunu asla kabul etmeyecek olan dünya halkları ve (kanları biraz geç kaynasa da) Filistinlilerin Arap kardeşleri ile din kardeşleri de İsrail'e engel olacaklar. Mesele, İsrail'in 7 Ekim baskınının intikamı olmaktan çoktan çıkmış, kurban sayısı 66 bini geçen bir soykırımı, katliam, sürgün ve mülksüzleştirme operasyonuna dönmüş olan harekâtın nasıl durdurulacağı noktasında düğümleniyor.
İsrail dışarıdan ancak ve sadece onun gibi nükleer güç olan bir ülkenin oluşturacağı uluslararası ittifakla durdurulabilir. Böyle bir ittifak şu anda yok; yakın zamanda oluşması da mümkün değil gibi. ("Değil gibi" ifadesiyle "Gün doğmadan neler doğar" inancına atıf yapmış oluyorum.) İsrail'i bu tehlikeli gidişten kurtaracak olan bir diğer dinamik, şu anda giderek yoğunlaşan "iç muhalefet" olabilir.
Her gün Tel Aviv'den Kudüs'e, hemen her kentte protesto gösterileri yapılıyor. Fakat burada önemli bir noktaya dikkat etmemiz gerekiyor: on binlerce kişi katılsa bile bu gösteriler İsrailli seçmenin çok az bir bölümünü temsil ediyor. Önemli olan nokta, bu hareketlerin temel niteliği Netanyahu hükumetini, Hamas'ın elinde bulunduğu sanılan 48 rehinenin sağ salim evlerine dönebilmeleri için, Hamas ile anlaşmaya zorlamaktır. Bu gösterilere katılanların Gazze, Batı Şeria, Filistin'in geleceği gibi bir talebi duyulmuyor. Daha önceki gösterilerde, "Netanyahu istifa!" diye bağıran gruplar, hemen polis tarafından tutularak götürüldü. İsrail halkının çok büyük kesimi hâlâ Siyonizm'i desteklediğini söylüyor.
Hafta sonunda yapılan büyük gösteride, İngilizce "Trump, Netanyahu'yu durdur!" yazılı çok büyük bir pankart açıldı. Bir başka İngilizce pankartta ise "Netanyahu, Trump'ı kandırmaya son ver!" yazıyordu.
Bu iki pankartın mesajı, bizi Başkan Trump'ın iki gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşmenin muhtemel konularından birine, Filistin'deki soykırımın ve katliamın durdurulması için kendisinden beklenen liderliğe getiriyor. Trump'ın eline, Erdoğan ile görüşmesi dolayısıyla iki büyük fırsat geçiyor: Netanyahu'nun genel olarak ABD'yi, özel olarak da Trump'ı nasıl aldattığını, İsrail ile ittifak ilişkisinin neden ve nasıl ABD'nin ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu birinci elden dinleme imkânı var. Suriye'nin yeniden uygar uluslar topluluğuna, iç sorunlardan arınmış, dolayısıyla İran ve onun Yemen'den Lübnan'a kadar kurduğu Şii Hilali çemberine karşı koyabilecek, mesela Lübnan'daki İran yanlısı milislere silah ve yardım aktarılmasına engel bir yapıya kavuşması neden önemlidir Neden Netanyahu ve Trump'ı kendi çizgilerinde bir kukla haline çevirme arzusundaki Neo-Con ve harita meraklısı müdahaleci grupların arzu ettiği bölünmüş bir Suriye sadece Netanyahu'nun iktidarda kalabilmek için ihtiyacı olan "sonsuz savaş" seçeneğine hizmet eder Perşembe günü bu ve benzeri soruların cevaplanması için eşsiz bir imkân sunuyor ABD'ye ve başkan Trump'a.