Trump'ın 20 maddelik "barış" planını okuyan aklı selim sahibi herkes, ya gülüp geçtiya da bunun kalıcı bir barış sağlamak niyetiyle hazırlanmadığını düşündü. Medya yorumcuları bunun Netanyahu'nun savaşa istediği kadar devam etmesini sağlamak için hazırlandığı kanısını paylaşıyor.
Amerikan kapitalizminin sözcüsü Wall Street Journal, ki Trump'ın en sıkı destekçilerindendir; o bile ne anlaşmane de barış içeren bu "şeyi" şöyle değerlendirdi:
"Trump'ın Gazze Planı Netanyahu'ya siyasi can simidi sağladı."
Bu yorumun sebebi ise başmakale yazarına göre, "Savaşı sona erdirmek İsrail'in Arap komşularının sorumluluğunda; o zamana kadar Netanyahu savaşa devam edebilir."
Washington Post, Trump'ı sevmez ama İsrail'i sever; o da bunun Gazze değil, İsrail düşünülerek hazırlanmış bir plan olduğu görüşünde:
"ABD'nin önerisiyle Netanyahu beklemediği bir zafere ulaştı; Netanyahu, uluslararası izolasyona rağmen umduğu her şeye kavuştu. New York Times'ın Musevi başyazarı Thomas Friedman ise, Trump'ın planı ile açıkça alay ediyor:
"Planın mimarları Jared Kushner, Steve Witkoff ve Tony Blair'e şapka çıkarıyoruz. Onların çabaları olmasaydı, bu girişim, bu eşi-benzeri görülmemiş yaratıcılıkta, eşi-benzeri görülmemiş acımasızlıktaki plan ortaya çıkamazdı."
Ama yine de ortada soykırımına dönmüş bir katliam var.Kökten-dinci Siyonistlerin Gazze'yi ve Gazzelileri tamamen yok etmek veya zimmetine para geçirmekten 10 yıl hapis yatmak arasına sıkıştırdığı Netanyahu'nun, adına savaş dediği ama karşısında birkaç bin kişilik bir direniş örgütü ile bir milyondan fazla çocuk, kadın ve sivil erkeğin bulunduğu bu kitle cinayetine bir an önce dur denilmesi şart. Gazzeliler sadece Amerika'nın verdiği roket ve mermilerle değil, ama Israil'in uyguladığı insanlık dışı aç bırakma siyasetiyle de kırılıyorlar. Her gün 45-50 kişiyi bombalarla can verirken, ortalama 10 çocuk da açlık yüzünden can veriyor.
Biz ister acımasız diyelim, ister Siyonist yanlısı, ister damadına, ister İngiltere eski başbakanı (ve yarım milyon Iraklı sivilin öldürülmesinden sorumlu) Tony Blair'e yazdırılmış diye kınayalım; çocuğunun gözünün önünde gün be gün ölümünü seyreden her ana-baba, bir saatlik yoldaki Ürdünlü, Mısırlı, Lübnanlı Müslümanların eli kolu bağlı oturması karşısında Trump'ın planına evet diyecektir.
Bu plan Hamas'a barış sürecinde yer vermiyormuş. O ana-baba ve empati sahibi herkes, "Vermesin!" diyecektir. Ben de diyorum ki, Hamas, Kassam Tugayları ve onlardan önce Yaser Arafat'ın Filistin Kurtuluş Örgütü, ABD, İngiltere, İsrail ve komşu (!) Arapların planlarında şu sürece veya bu sürece dahil edildikleri için doğmadılar. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında tutuklama kararı çıkartılan ve Trump'ın (rahmetli Alev Alatlı'nın nazik deyimi ile) ekürisi Netanyahu, Gazze'yi Hamas'ın elinden kurtarmak istiyorlarmış. Kurtarsınlar! Hamas, silahlı direniş örgütü olmadan önce siyasi parti idi. Yine kurulur ve yine mücadele eder.