Daha üç hafta önce Başkan Donald Trump, o zaman New York belediye başkan adayı bugün ise belediye başkanı olan Zohran Mamdani'yi "Yüzde 100 komünist bir deli" diye nitelemiş ve "ABD'den sınır dışı edilmesi gerektiğini" söylemişti. Mamdani ise bu lafın altında kalmamış, Trump'ı "diktatör özentisi bir faşist" diye tanımlamıştı.
Trump ve diğer Cumhuriyetçiler ile bu ağız dalaşı, Mamdani'nin parti içi yoklamaları ve önseçimleri teker teker kazanmaya başladığı aylar öncesinden beri sürüyordu. Mamdani Trump'ın "İsrail'deki Siyonist soykırımına Amerikan halkının vergilerinden toplanan parayla sponsor olduğunu" da söylemiş; bununla kalmamış, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu New York'a ayak basarsa, tutuklatacağını da ilan etmişti. Trump da "O kazanırsa şehre federal yardımları keseceğim" diyordu.
Beyaz Saray, Mamdani'yi geçtiğimiz cuma günü öğleden sonra "Kentsel ve Kırsal Konut Edinilebilirliği Krizi" konulu bir toplantıya çağırdı. Bunun aslında Trump'ın Mamdani ile arasını düzeltme çabası olduğunu yazanlar olmuştu. Ama görüşmeden sonra, Trump ile Mamdani arasında buzların erimekle kalmadığı, ABD Başkanı ile Belediye Başkanı'nın arasında samimiyeti aşan bir dostluk, neredeyse bir ağabey-kardeş ilişkisi olduğunu gösteren bir basın brifingi oldu. O saatten itibaren de televizyonların ve haber sitelerinin, ertesi gün beri de ABD ve Türkiye dahil tüm Avrupa medyasının şaşkınlıklarını ifade eden başlıkları, yorumları sürüyor.
Düz haberlerde ve yorumlarda ortak bir "hava" olduğunu görmemek elde değil. Şaşkınlık tamam; ama bu şaşkınlığın ifadesindeki belirgin sevinç, Trump'ın ve nerede ise görüşüne toplumca değer verilen ister sağcı-ister solcu, ister ilerici-ister tutucu ABD siyasal seçkinlerinin, medya ve yasama aristokrasisinin bir niteliğini daha öğrenmemize imkan veriyor.
ABD'nin 56'ncı dışişleri bakanı, diplomat ve siyaset bilimci Henry Kissinger'a atfedilen, "Amerika'nın kalıcı düşmanı ve kalıcı dostu yoktur, kalıcı çıkarları vardır" ve 1850'lerde İngiltere başbakanı olarak görev yapmış Lord Palmerston'a atfedilen "Ebedi müttefiklerimiz de yok, ebedi düşmanlarımız da yok; sadece çıkarlarımız ebedidir" sözlerini hatırlayalım. Bu ifadeler her ne kadar devlete aitmiş gibi olsa da temelinde bir toplumsal bir gerçeği, o toplumun bireylerindeki ahlak telakkisini yansıtıyor.
Medyada "Bak, ne demokratik-sosyalist havasındaki Mamdanine de Amerikan muhafazakarlığının temsilcisi rolündeki Trump'ın bütün ilkeleri seçimlere kadarmış!" yorumları varsa da bir çok kaynakta da bunun ilkesizlik değil, bizim bir sözümüzle ifade edersek, "Bu deveyi gütmenin en rasyonel yolu" olduğu görüşlerini görebiliyoruz.

5