Kömür madeni için moratoryum

İklim değişikliği dediğimiz olgunun başlıca sebeplerinden birisi, küresel ısınma. Buna yol açan nedenlerin başında ise organik maddelerin (özellikle ormanların) fosilleşmesiyle ortaya çıkan yakıtların havaya saldığı karbon gazları. Bu yakıtların başında ise kömür geliyor. Allah'ın insanoğluna verdiği lanet denilebilecek kömür...Son yıllarda Çin ve ABD, uluslararası moratoryum çağrısına uymaya karar vererek kömür üretimini durdurduklarını açıkladı. Çin, dünyada çıkartılan kömürün yarısını çıkartıyor, onu ABD, Avustralya ve Hindistan izliyor. ABD de geçen yıl moratoryuma katıldığını açıkladı. Türkiye ise 2021-22 döneminde kömür çıkartarak enerji elde eden 78 ülke arasında 14'üncü sırada, 29 ülkeyse geçen yıldan beri kömür çıkartmamış.Kömür dünyada üç sebeple çıkartılıyor: Isınmak ve sanayide enerji için yakıt olarak tüketmek, elektrik elde etmek ve - çok az miktarda - kimyasal amaçlarla. Kömür, enerji üretiminde yüzde 27 payla petrolden sonra ikinci sırada yer alıyor. Dünya elektrik üretiminde ise kömür yüzde 35 ile ilk sırada geliyor. Bizde de öyle. Biz de linyitin yüzde 80'ini, taş kömürünün ise yarısını termik santrallerde elektrik üretimi amacıyla tüketiyoruz. Türkiye, elektriğinin beşte birini kömürden elde ediyor.Bizim bu kömür çıkartma ve maden kazaları derdinden kurtulmamız önce Akkuyu, ardından Sinop nükleer santrallerinin bitirilmesine bakar. Ancak Sinop santralinin bitirilmesi için verilen tarih, 2033! Yani, neresinden bakarsanız bakın, kömürden elektrik üretmeye ve kömüre insan canları kurban etmeye devam edeceğiz demektir. Kaba bir hesapla son 45 yılda grizu patlaması, su baskını ve diğer maden faciaları sonucu 980 maden işçisi şehit oldu. Maden faciaları yeni değil, ama televizyonların bu faciaları olurken yayınlaması, o genç eşlerin, çocukların, annelerin korku dolu bekleyişlerini, kötü haberi aldıklarında haykırışlarını, çırpınışlarını, kilometrelerde uzakta bir madenin kapısında değil bizim oturma odamızda yaşamalarını ve bize de yaşatmalarını sağlıyor. Trafik kazalarında daha çok kurban veriyoruz; ancak bu kazaların pek çoğu basit, kurallara uymakla önlenebilecek türde; oysa maden kazalarında ölümlerin toplu oluşu, risklerin tamamen insan kontrolünde olmayışı, kurbanların can vermelerindeki şiddet ve vahşet, afetin derecesini daha da ağırlaştırıyor.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6842101;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6842101;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola