Hafta içinde iki ülke izlemekte olduğu ve izlemeyi sürdüreceği ulusal güvenlik stratejisini ortaya koyan belgeler açıkladı. Birisi, "Yeni Çağda Silah Kontrolü, Silahsızlanma ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi" başlığını taşıyor ve şu cümleyle başlıyor:
"Barış ve kalkınma, insan toplumunun ebedi temalarıdır. Barış için mücadele edilmeli ve korunmalıdır."
Diğeri, "Ulusal Güvenlik Stratejisi Kasım 2025" başlığı ile yayınlanmış ve ilk cümlesi şöyle:
"Göreve başladığım ilk günden itibaren, ülkenin egemen sınırlarını yeniden tesis ettim ve ülkemizin işgalini durdurmak için ordumuzu konuşlandırdım."
Birincide imza yok; sadece yayınlayan dairenin adı var; ikincide bir sayfanın yarısını kaplayan bir imza var!Anladığınız gibi, ikincisi Bay Ego'nun Amerika'sının strateji belgesi; ki 5 gündür atıf yapılmayan, yorumlanmayan bir paragrafı bile kalmadı. Kimine göre bu, ABD Başkanı James Monroe tarafından 1823'te ilan edilen bütün güçlü ülkelere yeni sömürge girişimlerinin kabul edilemez olduğunu ifade eden, yayılmacı ve korumacı Monroe Doktrini'nin bir tekrarıdır; tek kutuplu dünyada Amerikan Barışı denen bir düzeni ilan eden (imzayı saymazsak) 44 sayfalık bir bildiridir.
Birincisi ise Çin Devlet Konseyi Enformasyon Ofisi tarafından yayınlanan, içinde yeni tespit ve bildirimden çok, 2012'den beri ülkenin devlet başkanı olan Şi Cinping'in, Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Merkez Askeri Komisyon başkanı olarak daha önce yaptığı açıklamaları topluca tekrar eden 24 sayfalık bir belge.
Trump'ın strateji belgesi dikkatle okunduğu zaman tıpkı Monroe'nin, "Bana dokunmayın; Atlantik çevresine ve kuzey yarıküresine silahlı gemi sokmayın; gerisi beni ilgilendirmez" dediği doktrinindeki gibi bir tür izolasyon içeriyor. Ama Trump'ınki, 1823 belgesi gibi yeni bir Amerikan İmparatorluğu ilan etmiyor. Tersine, jeopolitik analizi yapan Amerikalı siyaset bilimcilerin bile aşağı yukarı 30 yıldır geldiğini öne sürdükleri, "Amerikan gerilemesi" sürecinin sonucu olan "içe kapanma" siyasetlerini ilan ediyor. Ama belgenin dili, imza sahibinin egosuna uygun büyük ifadeler, görkemli tasvirler içeriyor.
Çin'in mütevazı cümleleri ise adeta nükleer silahlardan yapay zekaya kadar, yeni küresel kuralları yazıyor; hatta yazmakla kalmıyor düzenliyor ve tebliğ ediyor. Ancak bunu göze batmayan, iddiasız bir üslupla yapıyor. Kanımca, 1949'da kuruluşundan bu yana, Çin, kalkınmada sömürgeci değil barışçı, silahlanmada savunmacı politikalar izledi. Çok taraflı silah kontrolüne katılmış olan Çin, çok kutupluluğun teori olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğü son 20 yılda ABD ile artan rekabetini bir süreden beri gizlemiyor.

5