Trump Ailesi'nin, Suudi hükumetinin Riyad'ın Diriya banliyösündeki milyar dolarlık emlak yatırımında payı varmış Olmazsa, şaşardım.
Yine Beyaz Saray'da, 20 Aralık 2018'de, "Cemal Kaşıkçı'ya karşı işlenen suç korkunçtu; istihbarat teşkilatımız değerlendirmeye devam ediyor, Veliaht Prens'in bu trajik olaydan haberi olması da mümkün; Kaşıkçı cinayetini çevreleyen tüm gerçekleri asla öğrenemeyebiliriz," diyen Trump, şimdi, "Bu Kaşıkçı son derece karışık birisiydi; oluyor böyle şeyler. Ama Prens'in bundan haberi yoktu" demiş. Demezse, şaşardım.
Neden Çünkü bunlar Roma İmparatorluğundan beri değişmeyen, uluslararası ilişkiler denen alış-verişin anayasasında yazılı:
"Utanç ve utandırmak, diplomatik uygulamalarda hiçbir zaman geçerli bir öge olmadı. Ama para, her zaman ulusların normatif (uyulması gereken) kurallarından biri, hatta birincisi oldu.
Suudi Arabistan, bu hafta Washington'da bir "Amerika'da Yatırım Zirvesi" düzenliyor; bu zirvede yatırım danışmanlık kurumları ile Suudi Arabistan hükumetinin ABD'de belirli bir zaman diliminde (kimi 5 yıl, kimi 10 yıl diyor) 1.2 trilyon dolar taahhüt edeceği söyleniyor. Çağdaş dünyada, milyonlar, milyarlar ve trilyonlar artık bir büyüklük ifade etmez oldu. 2024'te Amerika'ya gelmiş dış yatırımın 5 trilyon dolar olduğunu hatırlatırsam, Suudilerin getirecekleri sıcak paranın Trump'a daha neler-neler söyletebileceğini tahmin edilebilir.
Muhammed bin Salman'ın (MbS) veliahtlığı, ne kadar diplomatik unvan sayılır tartışılabilir; ama kendisi 2022'den beri Suudi Arabistan'ın başbakanı. Trump'ın görevde bulunduğu 302 günde Beyaz Saray'a gelen 35 devlet ve hükumet başkanına yapılmayan top atışlı-uçak uçuşlu karşılama töreninin MbS'a yapılması da bu çerçevede ele alınabilir.
Fakat, Veliaht Prens (ve babası ve bütün Suudi kraliyet ve hükumet erkanı ve Suudi yatırım şirketleri yöneticileri) Trump'ın umduğu gibi, ellerinde altın torbaları, Washington'a koşmadı. (Koşsalardı, şaşkınlığım öyle bir kelimeyle ifade edilemezdi.) Arabistan (şimdilerde adının önünde kraliyet ailesinin adı olsa da sonuçta bildiğimiz Arabistan), şu ana kadar örneğin (aykırı örnekler seçiyorum) İspanya kadar, İrlanda kadar, Güney Afrika kadar Filistin davasında öne çıkmadı. Arabistan'ın bu "arka planda durma" tavrı, soykırımcı İsrail'e onların uluslararası arenada simsarlığını yapan ABD, Almanya ve İngiltere'ye belli ki boş umutlar vermişti. Trump'ın, İsrail Lobisi'nin ve seçim kampanyasına 2 milyar dolar bağış yapan Siyonist Yahudilerin en büyük katkıyı beklediği İsrail'in komşularıyla ilişkilerini normalleştirme çabasının sonuç vereceğine dair olumlu demeçlerinin sebebi de Suudi Arabistan'ın bu sessizliği oldu.

3