Etkisiz eleman ABD, palyatif siyasetçi Trump

Etkisiz elemanın tanımını matematikten biliriz: Örneğin, toplama işleminin etkisiz elemanı '0' iken, çarpma işlemininki 1'dir. "Palyatif" ise doktorların kullandığı bir ifadeyken, toplumun da diline sızmayı başarmış bir terimdir. Ölümcül hastaların hastalığının değil de semptomları tedavi edilerek son günlerini rahat geçirmelerini sağlama anlamındadır; günlük kullanımda ise "esaslı olmayan" gibi bir anlamı vardır.

ABD, 1908'den beri Avrupa'yı, Orta Doğu'yu, Asya'yı, tabir yerindeyseidare ediyor. Palyatif, göstermelik değil, ittifaklar kurarak, ülkeler kurup, ülkeler yok ederek, Avrupa'nın planlarını değiştirerek, daha önce İngiltere'nin, Fransa'nın yaptığı gibi dünyayı yönetiyor. ABD'nin bu rolü, NATO, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumları tesis etmesiyle ortaya çıktı. ABD bu role, 1945'ten önce soyunmuştu.

Çoğu kitaplarda yer verilmez; ama mesela Çanakkale Muhasarası'nda ABD donanması İngilizlere lojistik destek sağlamıştı. Yine, NATO'da Yunanistan ile müttefik olmamızdan sonra Amerika'nın tarihten adeta silinen diğer yaptıkları arasında, İzmir'in işgaline USS Arizona ve üç savaş gemisiyle destek sağlaması; USS Sands, USS McFarland ve USS Sturtevant isimli gemilerleRum çetelerine destek amacıyla Samsun ve Trabzon'u bombalaması da vardır. ABD'nin İsrail'in kurulması için Musevi göçünün düzenlenmesi, BM'nin Filistin'i paylaştırma kararı ve nükleer silah edinmesindeki katkılarını belirtelim.

Amerika'nın iki kutuplu dünyada bir kutbun liderliğini yapması, diğer kutup çöktükten sonra tek kutuplu dünyanın işleyişini düzenlemesi de kayda değer liderlik rolleridir. Ancak, ABD artık küresel liderlik için gerekli "sermaye" birikimine sahip değil.

Trump, 2017'de ilk kez aday olduğunda Amerikan halkına, ABD'nin küreselleşmeyi sürdürme rolüne "bir musluğu kapatmak kadar kolay şekilde" son vermeyi vaat etti. Uygulamada yalpalamaları, mesela Rusya, Çin ve Hindistan ile ticaret savaşlarını bir başlatıp bir bitirmesi gibi, Avrupa'yı Rusya'ya karşı "muhtemel bir savaşta" (böyle bir savaş neden muhtemelse) bir gün desteklemek, bir gün kendi başlarının çaresine bakmaları gerektiğini söylemek gibi "dalgalı politikaları" olsa da Trump ilk günkü vaadini tuttu. ABD'nin vaz geçemeyeceği tek müttefiki İsrail'den bile şu anda "Acaba yalnızlığa mı itiliyoruz" şeklinde telaşlı açıklamalar geliyor.

ABD, gerek 20 yıla yakın bir süredir petrol üretiminde, sanayi verimliliğinde ve uluslararası ticaretinin sermaye oluşumundaki payının sürekli gerilemesi gibi yapısal sebeplerle artık "oyun kurucu" şapkasını çıkartmanın adımlarını atıyor. Bu adımlar, NATO'ya artık ihtiyaç kalmadığı noktasına doğru ABD'yi hızla yaklaştırıyor. Bu gelişmenin sonunda ABD'nin etkisiz eleman rolüne indirgenmesi var.