İsrail ile ilgili benim şahsen duymak istediğim tek haber, Mısır'da 2011'de Hüsnü Mübarek'in devrildiği kitle gösterileri gibi bir ayaklanmanın başladığı haberidir. Ama o zafer gününe kadar geçecek zaman içinde, gelişmeleri takibe devam ediyoruz.
Bu hafta başında, Filistinlilerle ve gerçekten iman ettikleri din adına işlenen soykırımına ortak olmayan Musevilerin birlikte soykırımcı ve savaş suçlusu Netanyahu'dan kurtuldukları haberine kadar Amerikasıyla, Avrupasıyla sahnelenen yeni oyunları izlemek zorunda kaldık. Bu listenin başında Gazze'de artık hemen her gün 10'a yakın bebeğin açlıktan can vermesinin yarattığı uluslararası tepkiyi yatıştırmak için saldırılara gündüz ara verileceği (yani cinayetler gece devam edecek) ve havadan yiyecek yardımına müsaade edileceği açıklaması geliyor.
İsrail, Hamas'a silah takviyesi yapılabileceği iddiasıyla havadan sadece Amerika'nın yardım atılmasına izin veriyor. Yere düşen yardım kolilerine önce İsrail askerleri ulaşırsa, un, makarna, pirinç ve hazır çorba tozlarını süngüleyerek kullanılamaz hale getiriyorlar. Bu arada ABD Başkanı Trump, "O kadar yardım gönderiyoruz, Gazzeliler teşekkür bile etmiyor" şeklinde, yakışıksız, tam bir bencil, görgüsüz, ve Gazze'de neler olduğundan zerrece haberi olmayan kişinin söyleyeceği şeyleri söylüyor. İsrail'le bu kadar canciğer olmasına rağmen Trump, Netanyahu'nun oynadığı yardım oyunundan – gerçekten – habersizse, bu daha da ayıp demektir Amerika için.
Netanyahu'nun diğer oyunu, bir taraftan açlığı silah olarak kullanarak Gazzelileri evlerinden kaçmaya (en azından yardım dağıtılan yerlere gitmeye) zorlarken, diğer taraftan, Ariel Şaron'un Gazze'yi Yahudi yerleşimcilere İsrail ordusuna kolaylık sağlayacak bir plana göre açarak şayet bir gün "Filistin Devleti" kurulursa (!) Gazze'nin onun içinde yer almasını önleme projesini yeniden uygulamaya başlayacağı oldu.
Şaron, Beyrut Kasabı" lakabını almasına sebep olan Sabra ve Şatila Katliamı da dahil Güney Lübnan Savaşını başlatan başbakandı. Sabra ve Şatila mülteci kamplarını basan İsrail askerleri hiçbir kışkırtma veya direniş yokken çoğu kadın ve çocuk 4 bin Filistinliyi birkaç saat içinde katletmişlerdi. Şaron, El Aksa Camii'nin de yer aldığı Haremi Şerif'e askerleri sokarak İkinci İntifada'nın başlamasına ve en az 2 bin Arap gencin katledilmesine sebep olmuştu. (Geçirdiği kalp krizleri ve inmelerin sonunda 8 yıl bitkisel hayatta kalarak ölmesi ile de hatırlanacaktır.)
Siyasete atılamadan önce "İntikam Tugayları" adlı birliğiyle işgal ettiği Gazze'yi işgalci-kolonyalist Siyonistlere açan kişi olan Şaron, 2005 yılında, başbakan olarak bu yerleşim yerlerini boşalttırmış ve herkesi şaşırtmıştı. O kadar ki Gazze'nin tahliyesi, Şaron'un partisinde bölünmeye yol açmıştı. O zamandan beri, Gazze yerleşim yerlerinin boşaltılması,dolayısıylaGush Katif Miras Merkezi adlı bir örgüt tarafından "Ulusal Sorumluluk Konferansı" adıyla anılıyor. Gush Katif, boşaltılan yerleşim yerlerinin en büyüğüydü.