ABD’nin dost, düşman ve çıkar dengesi
"Amerika'nın kalıcı dostları ya da düşmanları yoktur, sadece çıkarları vardır."
Amerikanizm'in bu değişik tanımı, Alman asıllı Amerikalı bürokrat, diplomat ve 1973 Nobel Barış Ödülü sahibi, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış olan Henry Alfred Kissinger'a ait. Yüz yıllık ömrünün 70 yılında, Amerika'nın diplomasi ve ulusal savunma stratejilerine iki aynı başkanın hükumetinde, üniversite kürsülerinde ve onlarca düşünce kuruluşunda yön vermiş kişi olarak, ülkesinin dost-düşman ve çıkar dengesini en iyi bilecek kişi, Kissinger'dır.
ABD'nin yeni Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, gazetecilere Suriye'nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısını savunan iki ayrı mülakat verdi. Bu olumlu ifadeleri "bal damlayan" sözler diye niteledim. Kabul etmek gerekir ki Türkiye ile ilişkileri bal değil de limon renginde olan bir ülkenin büyükelçisinin böyle olumlu ve Türkiye'nin Suriye siyasetini olumlayan, destekleyen demeçler vermesi "normal" değildi; ben de buna işaretle son yazımda "Bir soru var sanırım zihninizde: Amerika veya elçisi bu bal işine neden karıştı" diye sormuştum. "Cevabı bilinen bir soru bu: Amerikalı ısıramadığı eli öper," dedikten sonra da bir başka soruya "Amerika elimizi neden ısıramadı" sorusuna cevap aramak gerektiğini kaydetmiştim.
İşte bu sorunun cevabı, Kissinger'ın yukarıdaki veciz sözünde gizli. Evet, Amerika'nın Türkiye ile ilişkileri ballı değil, limonî, ama bu ilelebet böyle kalmayacaktı; kalmadı da. Hatırlayınız: Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 9 Ekim 2019'da yolladığı mektupta ekonomimizi yerle bir etmek istemediğini ancak bunu yapabileceğini söylüyor; bu tehdidin arkasından, "General Mazlum" dediği PKK'nın Suriye kolu YPG-PYD terör örgütünün elebaşı Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin'le görüşerek anlaşması talebi geliyordu! Aynı Trump, şimdi elçisi vasıtasıyla, "General Mazlum" ve diğer teröristlere "Size devlet vaat etmedik; Suriye yönetimiyle anlaşın veya gelin Amerika'ya yerleşin!" çağrısı yapıyor.
Buradaki çıkar dengesini, Türkiye'nin sadece Suriye'de değil fakat tüm Orta Doğu'da, Batı ve Orta Afrika'da, Kafkaslarda, Rusya'nın Ukrayna ve Azerbaycan'la ilişkilerinden tutun Pakistan'ın Hindistan ile ilişkilerine kadar çok geniş bir alanda "nüfuz bölgesi" ve "diplomatik etki alanı" kurmuş olduğunu dikkate alan bir "Amerikanizm" olarak adlandırabilirsiniz.
"Amerikanizm" (yani Amerika'ya rengini veren yapısal ve ideolojik nitelikler) listesinde, ısıramadığı eli öpmek, Orta Doğu-Asya kültürlerinden çok farklı, bir kültürel tarz, hatta yurtseverlik, yurduna hizmette kişisel gurur ve kibiri bir kenara bırakmak olarak nitelenir. Bu, onlar için "milliyetçilik" sayılır: "Türkiye Suriye'de Irak gibi bölgesel özerklikler istemiyor mu O halde Suriye'de Türkiye'nin istediği rejimi ve sistemi savunacağız."