ABD Büyükelçisi’nin ‘bal damlayan’ açıklamaları

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Thomas Barrack, ki aynı zamanda Trump'ın Suriye özel temsilcisidir, İngiltere ve Fransa'nın 20'nci yüzyılın başlarında Osmanlı'yı yıkıp topraklarını arzu ettikleri gibi yeni krallıklar-şeyhlikler kurarak paylaştırma çabası olan Sykes-Picot anlaşmasının barış değil, emperyal kazanç amacıyla Batı'nın bölgeyi parçalama girişimi olduğunu söylemişti. Büyükelçi Tom Barrack, bir diplomatta çok rastlanmayacak açıklıkla, "Bunu bir daha yapmayacağız" demişti.

Hatırlarsanız, ben de bunu, "Büyükelçi'nin adeta bal damlayan mesajı" diye nitelemiştim. Şimdi o "bal küpünün" yeni bir sızıntısı daha var: Suriye'deki PKK/YPG oluşumunu "terörist örgüt" olarak nitelediği yeni demecinde, "Amerika'nın bu örgütlere bağımsız bir devlet vaat etmediğini" belirtti; "Acele edip Suriye'deki yeni sistemle bütünleşmezse, Türkiye ve Suriye hükümetleriyle sorunlar yaşayacaktır" dedi. Büyükelçi bu ekibin liderlerine "İsterseniz ABD'yle gelin, orada oturdun!" şeklinde çağrıda bulundu!

Hukuk doktorası sahibi, ABD içişleri ve dışişlerinde önemli görevlerde bulunmuş kıdemli bir diplomat, siyaset kurdu olan Tom Barrack gerçekten de çok açık sözlü; lafı eğip-bükmeden söylüyor. Demeçlerinin zamanlaması da bir o kadar anlamlı. Sykes-Picot sözlerini, bu anlaşmalarla parçalanan Osmanlı Orta Doğusu'nun bir parçası olan Suriye'in yeni, toprak bütünlüğü gözetilerek oluşturulmuş yönetiminin başkanı Ahmet Şara ile Ankara'da görüştükten sonra söylemişti. YPG, PYG ve SDG oluşumlarını PKK'nın uzantısı olarak niteleyen bu satırları, diplomasi dilinden günlük dile çevirirsek, "Ortadan kaybolun, yoksa Türkiye ve Suriye sizi yok edecek" dediği demeç de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "çok önemli" konuşmasından bir gün öncesine denk geldi. ABD Büyükelçisi, bir anlamda, Erdoğan'ın, PKK'nın kendisini feshetmesi ve silahlarını, sembolik bir yakma töreni ile bıraktığını açıklamasının siyasal boyutlarını anlatacağı tahmin edilen ancak tam olarak ne söyleyeceği henüz bilinmeyen bir zamanda, adeta bu gelişmenin çok önemli bir boyutunu, Suriye ayağını tamamlamış oldu.

Silah ve ateş birbirini tamamlar; ateşli silahlardan önce ateş vardı insanlığın silah olarak kullandığı. Simgesel birkaç silahın ateşe atılması, bir anlamda PKK'nın "terör örgütü" sıfatını yakıp, Partiya Karkerên Kurdistanê kelimelerinin asıl anlamına, yani, çağdaş, barışçı, ismini taşıdığı halkı TBMM'de temsil edecek hareket (veya hareketlere) evrileceği mesajını verdi. Bu yeni oluşum, Türkiye'de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) içinde veya yeni kurulabilecek olan başka partiler yelpazesi içinde, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne, üniter yapısına, demokratik anayasa düzenine, dünya ülkeleri ailesi içinde sahip olduğu konuma uygun, ama ne yapmak istiyorsa onu yapma özgürlüğüne sahip olacak.