Belediye başkanı nasıl olmalı

Hafızamızı tazeleyelim: Cumhurbaşkanımız 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmadan önce, aziz İstanbul 3Ç (Çöp, Çamur ve Çukur) ile mücadele ediyordu. İBB Başkanı Nurettin Sözen'di ve Belediye İSKİ Genel Müdürü Ergün Göknel'in yolsuzluklarıyla çalkalanıyordu.

Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında kaldığı 4 yıl boyunca İstanbul'u baştan başa imar etti, aziz milletimize hizmet odaklı belediyeciliği sundu. 2019 yerel seçimlerinde Cumhurbaşkanımız, İstanbullularımıza Hz. Mevlana'nın şu sözünü hatırlatmıştı: "Adalet ağaçlara su vermek, zulüm ise dikeni sulamaktır"...

Ben de Cumhurbaşkanımızın bu değerlendirmesine dayanarak diyorum ki; CHP'ye tekrar İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni ve Ataşehir'i teslim etmek dikeni sulamaktır. Vurgulayarak şunu sormalıyız: Bir belediye başkanı nasıl olmalı Bir belediye başkanı öncelikle vatandaşına, her gruba, mahallelere ilçesinde yaşayan herkese eşit davranmalıdır. Problemlerini çözmelidir. Belediyeler sonuçta toplumun annesidir... Bir insan her şeyini öncelikle annesinden ister.

Devlet de babadır... Belediye babayla iyi bir işbirliği içinde olmalı, güç mücadelesine girmemelidir. Şeyh Edebali diyor ki, "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın"... Bizde halkımıza öncelik vereceğiz, onları yaşatacağız. Gayri Safi Milli Hasıladan belediyemiz adına düşen payımızı onlara hizmet olarak sunacağız.

Nasıl ki bir anne çocuğunu sadece besleyip öz bakımını yaptığında yeterli gelmiyorsa, çocuklarına sevgi şefkat koruma içgüdüsü ile yaklaşıyorsa, belediye başkanı da halkın sadece su, gaz, kanalizasyon, çöpüyle, kaldırımlarını yapmakla değil, psiko-sosyal ihtiyaçlarıyla, gelişimleriyle de ilgilenmeli, alanlar açmalı.

Bir çocuğa kötü alışkanlıklardan korumak için "Yapma, etme" demekle bir şey olmayacağı çok açıktır. Çocuklara, gençlere kaliteli zaman geçirecekleri, zararlı alışkanlıklardan uzak tutacak şekilde alanlar kurmalısınız. Çocuklara zamanını dolu dolu geçireceği aktiviteleri düşünüp organize etmeniz gerekiyor.

Yoksa çocuk o zamanı kahvede, barda, oyun salonlarında geçirir, çeteler kurar, zararlı alışkanlıklara ve uyuşturucu bataklığına düşer. Bir belediye gençliğine spor alanları açmazsa, gençler bataklığa saplanır. Aynen Ataşehir'imizde bir çok mahallemizde yaşayan gençlerin düştüğü bataklıklar gibi... Buradan 5 yıl önceye dönmek istiyorum...

5 yıl önce ideolojik körlükle ve medyanın zihinleri dönüştürmesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde ve Ataşehir'de iş başına gelen CHP, hiç bir hizmet üretmemiş, Hz. Mevlana'nın deyimiyle halkımıza zulmetmiştir. Oysa hem büyükşehirde, hem Ataşehir'imiz de yaşayan insanlarımızın hizmete ihtiyacı var. Önemli bir yerel seçimin arifesindeyiz. Ve hiç kimse AK Parti'ye oy vermek zorunda değildir.

Biz insanlarımızın önce gönüllerini fethetmek, sonra da oylarına talip olmak durumundayız. Önce ahlakımızla, karakterimizle, duruşumuzla, hasbiliğimizle, mütevaziliğimizle, değerlerimizle milletimizin gönlüne girecek, ardından yaptığımız ve yapacağımız hizmetlerle oyunu alacağız. Cumhurbaşkanımız bu seçimlerde İstanbul'u yeniden fethedecek şekilde "Yeniden İstanbul" sloganıyla hareket edileceğini belirtmiştir.

Biz bu sloganımızı Yeniden İstanbul, Yeniden Ataşehir olarak halkımızın gönlüne girerek AK Parti'yi Ataşehir'imizde iş başına getirecek şekilde çalışacağız. İstanbul 5 yıllık CHP'li belediyeler döneminde fetret dönemini yaşamıştır. 31 Mart'ta AK Parti'nin hem Büyükşehir'de hem de 39 ilçe belediyesinde iş başına gelmesiyle bu fetret döneminden hizmet dönemine geçiş yapılacaktır.

Ataşehir'de yaşayan herkes biliyor ki, ilçemizde CHP'li yerel yönetimin ihmal ettiği dağ gibi sorunlar birikmiştir. Öncelikle ivedi şekilde bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Bu bağlamda Ataşehir'imiz için hizmet odaklı projelerimi ehliyetli, liyakatli ekibimle kısa zamanda çözmeyi vaat ediyorum.. Ve Cumhurbaşkanımız tarafından aday olarak konulur, aziz milletimizin helal oylarıyla Ataşehir Belediyesi'ne seçilirsem şeffaf, hesap verebilir, ayrımcısız, Hz. Ömer (ra) adaletli bir belediye vaat ediyorum.