Devrim

Suriye halkı nasıl ise Suriye ordusunun neferleri de öyleydi.

Esed rejimi için ölümüne savaşmaya motive olmak şöyle dursun, insanlık haysiyet ve şerefine kasteden bu aşağılık düzene buğzediyordu ezici çoğunluğu.

2012'de, devrim hareketinin başlamasından sadece bir yıl sonra, İran daha var gücüyle sahaya inmemişken ve Rus hava kuvvetlerinin müdahalesi daha söz konusu bile değilken, IŞİD de henüz ortaya çıkmamışken, devrimciler hızlıca zafere yürüyebilirdi.

Yüzbinlerce Suriyelinin ölmesi ve milyonlarcasının hicret yollarına düşmesi engellenebilirdi.

Rejim ordusu göğüs göğüse çarpışmalarda patır patır dökülüyor, devrimcileri sadece tanklar ve havadan atılan varil bombaları yavaşlatabiliyor, Şam'a devrim bayrağının bir an evvel dikilmesi Türkiye'nin devrimcilere vereceği ağır silah desteğine bakıyordu.

Ne yazık ki bu destek o zaman verilmedi, en azından gereğince verilmedi, verilemedi.

2013'te iş zorlaşmaya başladıysa da o sene ve hatta 2014 senesinde de devrimciler için zafer perspektifi vardı ama Genelkurmay'daki direnç ve FETÖ'nün sabotajları yüzünden AK Parti iktidarı -kesinlikle istemesine rağmen- o zaman da devrimcileri lâyıkıyla tahkim edemedi ve 2015'te Rusya'nın müdahalesinden sonra devrim adeta rafa kalktı.

2016'da FETÖ ve müttefiklerinin askerî darbesi bastırılıp sivil otoritenin önündeki engeller kaldırılınca yeni bir ufuk doğdu.

Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile Suriye'nin kuzeyinde kurtarılmış bölgeler oluşturdu, ayrıca İdlib'in rejim kontrolü dışında kalmasını temin etti Türkiye.

Bugünkü muhteşem tablo Yüce Rabbimizin inayetiyle o sayede oluştu.

12 Nisan 2018'de bu köşede "Toplanma Merkezi" başlığı altında şunlar yazmıştık:

"Ankara bu aşamada Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinden Türkiye'nin konjonktürel müttefiki olan Rusya'nın himayesindeki bölgelere yönelik saldırıların olmamasını ÖSO'dan elbette isteyecektir Rusya nezdindeki prestijini kullanarak İdlib'i emniyete almaya çalıştığı bir dönemde, oradaki silahlı gruplardan 'kontrollü' hareket etmelerini beklemesi de tabiidir. Ama ÖSO'nun varoluş sebebinin Esed rejimini devirip bütün Suriye'yi özgürleştirmek olduğu asla unutulmamalı ve bu yöndeki anlaşma ihtimallerinin tükenmesi halinde devrim için -yeniden ve eskisine göre çok daha kuvvetli bir şekilde- seferber olması gerekeceği asla göz ardı edilmemeli.

"Ankara, Suriye'nin kuzeyinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile teröristlerden kurtardığı -ve yeni operasyonlarla kurtarmaya hazırlandığı- topraklarda kurulacak olan düzenin Türkiye'ye itimat telkin etmesi ve bölge halkını rahatlatması ile yetinmemeli, o düzeni Suriye Devrimi için bir sıçrama tahtası olarak da tasarlamalı.