İlaç sıkıntısında kur sarmalı etkisi

Bir dönem hastaneye, doktora, ilaca erişimin çok kolaylaştığını gördük ve yaşadık. Ama bu üçlüyle ilişkimiz kısa sürdü. İlk kopuş veya sorun ilaç sıkıntısıyla başladı. Sağlık eski Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ döneminde yakalanan pozitif hava içinde ilaç endüstrisinin unutulması ve sonraki Sağlık Bakanları döneminde de bu konuya ilgi gösterilmemesi belli aralıklarla ilaç sıkıntısı olarak karşımıza çıkmaya başladı. Genelde ilaç sanayi ve özelde ise yerlimilli ilaç endüstrinin gelişimi için bir vizyon konulmadığından sorunlar yaşamaya başladık. Vatandaşın uygun maliyetlerle ilaca erişimi sağlandı, ama makul maliyetlerle ve sürdürülebilir şekilde ilaç üretilmesi için adım atılamadı. İlacın yerli veya milli olarak geliştirilip üretilmesi için kamu tarafından bir politika, strateji geliştirilemedi. İlaç sanayi üzerindeki baskılar sebebiyle de birçok Türk ilaç şirketi yabancılara satıldı. El değiştirdi. İlaçta Avrupa'dan 5 referans ülke tespit edilip fiyatların belirlenmesiyle belli bir süre rahatlığa kavuştuk, ama sonraki zamanlarda sürekli olarak ilaç yokluğunu, tedarik sıkıntısını konuşur olduk. En önemli mesele ise etkin ana hammaddelerin, yan hammaddelerin, ambalaj ve sair girdilerinin ithal olması ve burada kamunun endüstriye kur baskısı yapması. Konuyu ilaç endüstrisinin en yetkin isimlerden biriyle konuştum. Maalesef yıllardır devam eden mesele halen daha çözüm bekliyor. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Savaş Malkoç, en önemli meselenin kaynak fiyat sisteminde "Euro değeri" uygulamasından kaynaklandığını söyledi. Euro cinsinden takip edilen fiyatların 'Türk Lirası'na dönüştürülmesinde yaşanan sorun devam ediyor. Acilen bürokrasiye başvurulmadan kendi başına işleyecek bir kur çevirici sistemine ihtiyaç var. Malkoç, sistemin nasıl olması gerektiğini; "Euro değeri, hem günlük kur dalgalanmalarına karşı Türk Lirası cinsinden ilaç fiyatlarını stabil kılacak kadar sabit, hem de fiyatları kaynak fiyatlara yakın tutacak kadar esnek bir yapıda olmalıdır." şeklinde ifade ediyor. Diğer ifadeyle güncel döviz kuruyla (Euro) ilaç endüstrisi için uygulanan kur arasındaki büyük farklılık olması ve kur güncellemesinin yılda bir kez yapılıyor olması sorununu ana kaynağını oluşturuyor. Güncellemenin yılda 4 kez yapılmasının doğru olacağı da ilgili yetkililere iletilmiş. Türkiye'de ilaç üretiminde kullanılan hammadde gibi önemli girdilerde dışa bağımlılık söz konusu ve ithal hammadde fiyatları son senelerde önemli düzeyde artış gösterdi. İlaçların üretimithalat maliyetleri ile satış fiyatı arasında kur kaynaklı önemli bir fark oluşması, birçok ilacın piyasada bulunabilirliği kısıtlıyor. Bunu da sık sık yaşıyoruz. Kamu tarafı uzun bir süredir ilaç harcamalarında tasarruf yapmak için gayret gösteriyor. Bu yaklaşım ülkemiz adına çok doğru, ama kullanılan yöntemlerin ne kadar doğru olduğu, Türk ilaç endüstrisinin geleceğine zarar verip vermediğinin de sorgulanması gerekir. Sürekli olarak ilaç temininde bir sorun yaşıyorsak, kamunun yöntemlerinde bir sıkıntı var demektir. Devlet ilaç harcamalarından tasarruf etmek için uzun bir süre ilaç endüstrisine baskı yaptı. Fakat bu yapılırken ilaç endüstrisinin geliştirilmesi, sürdürülebilir bir sanayinin oluşması için kafa yorulmadı. Sürekli sektöre baskı yapılarak tasarruf yapma anlayışının yanlışlığı ise ilaç sıkıntısı olarak karşımıza çıktı. Özellikle ilaç kuru konusundaki baskılar ve ilgili mevzuata rağmen ilaç kurunda sürekli daha düşük artış oranlarının uygulanması sektörde arz talep dengelerini bozdu. Mesela 2009 yılında 1.9595 TL olarak uygulamaya konan ilaç Euro kuru, yürürlükteki mevzuatın amir hükümlerine rağmen 2009-2015 yılları arasında 6 yıl boyunca bir kez dahi güncellenmemiş. Akabinde 2015 yılında ise ilaç kuru mayıs ayında 2 TL, temmuz ayında 2.0787 TL olarak güncellenmiş ve aynı yıl ilaç kurunun bir önceki yılın yıllık ortalama Euro değerinin yüzde 70'i olarak belirleneceği hükmü getirilmiş. 2016 yılında yeni mevzuatın gereği yapılmamış ve yüzde 3.9 oranında artması gereken ilaç kuru sadece yüzde 1.8 oranında arttırılarak 2.1166 olarak açıklanmış. 2017 yılında mevzuata uygun biçimde ilaç kurunda yüzde 10.7 oranında artış yapılarak kur 2,3421 olarak belirlenmiş. 2018 yılında Euro değeri 2017 yılında uygulanan Euro değerinin yüzde 15 fazlasını geçemez ifadesiyle yeni bir uygulama getirilmiş. Sürdürülebilir bir sistemin ihdas edilememiş olması, sürekli olarak kurla oynanması, güncel kurun dikkate alınmaması halka ilaç yokluğu olarak yansıdı. Bütün bunlar olurken yurt içinde ilaç endüstrisinin geliştirilmesi için bir strateji ise belirlenmemiş. Şu anda tükettiğimiz ilacın değer olarak yaklaşık yüzde 50'sinin ithal olması dikkate alınarak yerlileştirme için mutlaka bir politika gerekiyor. Sağlık endüstrisine genel olarak bakıldığında sıkıntının sadece ilaç cephesinde yaşanmadığı görülüyor. Tıbbı cihaz tarafında da benzer sorunlar yaşanıyor. Mesela 2020 yılı şubat ayında Euro değeri, mevzuat hükümlerinin birebir uygulanması neticesinde yüzde 12.1 oranında artışla 3.8155 olarak açıklanmış ve uygulanmış. Aynı yıl 1 Euro'nun yaklaşık 8 TL olduğu notunu düşersem tablo daha iyi anlaşılacaktır. Sektör girdi maliyetleri nedeniyle güncel piyasa kurunu kullanmak durumunda olduğundan ciddi bir mali yük altına girmiş. Girince de sahneye ilaç sıkıntıları çıkmış oluyor. Gelelim 2021 yılı için açıklanacak Euro değerine Yürürlükteki mevzuat düzenlemelerine göre yüzde 26.47 oranında artış yapılarak Euro kurunun 4.8253 TL olarak belirlenmesi gerekirken, bir düzenleme daha yapılarak Euro değeri 4.5786 TL olarak belirlenmiş. Görüldüğü üzere ilaç endüstrisi için bir kur karmaşası söz konusu. Sektörün önünü görebileceği bir sistem ve uygulama yok. Ceremesini ise vatandaş ilaç ve tıbbı malzeme eksiği olarak yaşıyor. İlaç sektörü üzerinde bu seneki kur baskısı ise daha ilginç. Malum olduğu üzere şu an Euro kuru 15 TL seviyelerinde ama devlet sektöre baskı yapıp kuru bu rakamın yarısının altında tutmasını istemiş. Sektörün "hayır" deme şansı olmadığı için vatandaş yine ilaç sıkıntılarına hazır olmak zorunda. İlaç kuru, güncel kur ile kıyaslandığında düzenli bir "erime" içinde olması sebebiyle de her geçen yıl ilaç sıkıntısı daha da artış gösteriyor. Mesela 2015 yılında açıklanan ilaç kuru yıllık ortalama Euro kurunun yüzde 68.7'sine tekabül ederken, 2021 yılına gelindiğinde yüzde 43.7'sine kadar gerilediği görülüyor. Ve 2022'deyiz. Eğer ilaç kuru mevcut mevzuata göre açıklanırsa 1 Euro 6.2925 TL olarak işlem görecek ve şu anki Euro değerinin sadece yüzde 41'i seviyesine karşılık gelecek. Peki böyle bir ilaç endüstrisi sürdürülebilir olabilir mi Bu yaklaşımla piyasadaki ilaç sıkıntısı sona erer mi Doğru düzgün bir kur sistemi kurulsaydı, diğer taraftan da yerli ve milli ilaç sanayine destek için yol haritası çıkarılmış olsaydı tüm bunları tartışıyor olur muyduk Yıllara Göre Ortalama Kur ve Uygulanan İlaç Kuru Tablosu İlaçta arz güvenliği endişesi YAZARLAR 09.02.2022 - 15:01 Güncelleme: 09.02.2022 - 15:05 Türkiye'de döviz kurlarında yaşanan sert yükseliş, ilaç