Gelin Elması...

Kıymetli okurlarım, adet ve gelenekler bir Toplumun aroması gibidir. Düğünü ile bayramı, sevinci ile üzülmesi size hangi Toplum içinde bulunduğunuzu gösterir. Hatta buna oturup kalkmasını da ekleyebilirsiniz.
Bir meyve veya sebzeyi ısırıp kokladığınız da, onun ne olduğunu bilirsiniz değil mi Az önce dediğim gibi, karşı karşıya kaldığınız muamelelerden de, içinde bulunduğunuz Toplumu tanırsınız.
Şimdi konuyu bir tık daha yükseltip, şöyle diyorum: Adet ve gelenekler, o Toplumun ismidir. Sözün daha doğrusu: Lakabıdır... Malum lakaplarda asırlar içinde oluşur.
Maalesef son yıllarda adet ve geleneklerimizden epey uzaklaşmaya başladık. Aslında biz bu uzaklaşmayla, kendi kimliğimizden uzaklaşmış oluyoruz.
Başlıkta yazdığım "Gelin Elması", bizim köyün güzel bir adetiydi. Ama şu anda diğerleri gibi o da uygulanmıyor. Nedeni nedir diye sormayın... Çünkü bende bilmiyorum.
Efendim adet şu: Gelin kız evinden alındıktan sonra, konvoyla dolaştırılırken, Ilıca Mevkiine gelindiğinde, Gelin arabasından bir elma atılır.
O elmayı da, orada bulunan gençler kapmaya çalışırlardı. Tabi kapan da şanslı sayılırdı. Bir tür yarışma ve eğlence yani...
Dikkatinizi çekerim... Yarışma ve eğlencenin bedeli çok çok küçük... Ancak mutluluğu oldukça büyük... Allah aşkına söyleyin... Kazanmak gibisi var mı
Bu Toplumun öyle güzel adetleri vardı ki, hepsi yapılmaya yapılmaya unutuldu gitti. En basiti, düğünlere bakın... Neredeyse... Sadece bir Nikah kıyma merasimi kaldı.