Altın bulmuş gibi...


Kıymetli okurlarım, pazartesi günü burada yayınlanan yazımda, MİLAT GAZETESİNDE yazmaya başlama sürecinden bahsettim. Şimdi de yazılarımı nasıl hazırladığımı anlatmak istiyorum.
Efendim ben bir yazıya hazırlanırken, önce o yazının başlığı zihnimde yankılanmaya başlar. Yazı için bilgisayarın başına oturduğumda ise, cümleler yankılanır.
Yani kelimeler zihnimden bir film şeridi gibi geçer. Benim yazılarım var ya... İç sesimin kaleme alınmış halidir. Onları okurken, lütfen sizde öyle değerlendirin.
Durum aynıydı...
Kıymetli okurlar, bu durum hem yaptığım Tv programları, hem de radyo programları içinde geçerlidir. Aslında ben bunlarda da konuklarıma iç sesimin sorularını yönelttim.
Tabi yaptığım bütün görevlerin, bir diğer ortak noktası da: Görme engelli birinin bunları yapabileceğini göstermektir. Ha bu uğurda öyle fedakarlıklar, öyle fedakarlıklar yaptım ki, bilseniz küçük dilinizi yutarsınız...
Bazen Tv programı için, Simav'dan başka şehre giderken, araçta bu fedakarlığın nedenini iç alemimde sorguladığımda, hep aynı sonuç çıkıyordu. Görme engellilerinde yapabildiğini göstermek...
Düşünsenize... Her hafta sabahın köründe kalkıp hazırlanmak... Daha sonrada, arabaya binerek kilometrelerce yol gidip gelmek... Şu satırı okurken siz bile yorulmuşsunuzdur.