Bibi, bebeğim!

Başkan Trump'ın Şarm el-Şeyh'te imzalanan Gazze barış deklarasyonundan sonra eve dönerken Air Force One uçağından İsrail Başbakanı Netanyahu'yla yaptığı hayal ürünü diyalog:

★★★

Trump: Bibi, bebeğim, tebrikler. Knesset'te (İsrail Meclisi) söyledim ya. Silah gücüyle kazanabileceğimiz her şeyi kazandınız. Şimdi o zaferi barışa çevireceğiz.

Netanyahu: İsrail sizi ayakta alkışladı. Açık konuşayım mı Başkan İçimden "iyi yırttık" demeden edemedim.

Trump (gülerek): Tam da onu diyecektim. Savaş suçlusu damgası yemek üzereydin Bibi. Tutuklanmana ramak kalmıştı. Hatırla; 15 gün önce New York'a BM Genel Kurulu'na gelirken İspanya hava sahasına girmemek için uçağınla Akdeniz üzerinde bin takla attın. Üstelik hakkındaki yolsuzluk davalarından af bile çıkartmaya çalıştım. Daha ne yapayım!

Netanyahu: Doğru.... O gecelerde radar ekranına bakıp iç geçirdiğimi hatırlıyorum. İsrail Meclisi'nde sarf ettiğiniz o efsane cümle için teşekkürler. İnsanlar hâlâ paylaşıyor.

Trump: Evet, dediğim gibi. Artık biraz daha nazik olabilirsin Bibi, savaşta değilsin! Biz dünyanın en iyi silahlarını yaptık. Sen istedin. Hepsini sana verdik. Siz de iyi savaştınız. Barış böyle geldi. Nokta.

Netanyahu: Yani sözlerinizi hatırladıkça kulaklarıma inanamıyorum. İki yılda ne varsa dağıttık Sayın Başkan.

Trump: Doğruyu söylemek gerekirse sahada işi berbat ettin Bibi. 70 bin kişiyi katlettin. Taş üstünde taş bırakmadın. Gazze'yi enkaza çevirdin. Nüfusun yüzde 90'ını göç ettirdin. Dünyayı ayağa kaldırdın. Hepsi bana geldi. Başımı çok ağrıttın. Neyse ki ben devraldım. Her zamanki gibi durumu kazan-kazana çevirdim.

Netanyahu: "Nobel Barış Ödülü'nü Trump'a verin, o hak ediyor" diye boşa söylemedim.

Trump (gururla): İsrail ordusu Gazze'de askeri olarak elde edebileceği her şeyi elde etti. Tüm rehinelerini geri aldın. Taviz bile vermedin. Ne toprak, ne egemenliğinden tek parça bir gitti. Sadece "Gazze'yi yeniden işgal etmeyeceğiz" dediniz - ki zaten kim ister tekrar Gazze'ye girmeyi! (güler). Onun dışında İsrail'den istenen tek şey ateşkesti.

Netanyahu: Barışı çok iyi sattınız.

Trump: Benim işim o bebeğim. Gazze'yi sen yıktın, ben inşa edeceğim, parayı da Araplar verecek. İlk etapta 53 milyar dolar sözü aldım, ikinci turda o parayı 100'e çıkartırım. Suudiler, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt... Hepsi çok zengin. Kesenin ağzını açacaklar.

Netanyahu: Bana her gün "soykırımcı" diyen Araplar masaya nasıl oturdu

Trump: Kelimeler önemli Bibi. "Barış, güvenlik ve ortak refah" dedim. "Kalıcı barış için Gazze'yi ayağa kaldırma vizyonu" dedim. "İş, fırsat, umut" dedim. Kim "hayır" diyecek Avrupa liderleri de fonda güzel bir dekor oldu; fotoğraflar şahane çıktı. Altyapıyı bölge şirketleri, üst yapıyı bizimkiler yapar. Filistinliler evden inşaata çalışır; ekonomi döner. Herkes kazanır. Özellikle de biz.

Netanyahu: Sayenizde İsrail altın tepside sunulmuş garantiler aldı.

Trump: Aldı tabii. Boşuna mı Türkiye'nin askeri gücünü sürekli övüyorum! İsrail Gazze'den çekilirken, o boşluğu kim dolduracak Herhalde bizim Coni'ler, Hanslar, Samlar değil... Uluslararası İstikrar Gücü diye bir kuvvet kurduruyorum. Barış Gücü olarak Gazze'de görev yapacak. Hepsi Müslüman... Ama komutanları bizim ABD'li oramiral olacak. Hani şu ortak Kürt dostumuz Mazlum Abdi'yle görüşen komutan... Karargahları da sizin Kudüs'te yer alacak. Askerler, Gazze'de devriye atıp asayişi sağlayacak, Hamas milislerinin sınırınızdan sızmasını engelleyecek. Yani İsrail askeri bir daha Gazze'ye ayak basmayacak ama sınırınızda da bir tane tüfek patlamayacak. Askerinizin burnu bile kanamayacak artık. Mis gibi, değil mi