ABD'nin kabusu İsrail ile İran arasında uçuşan kıvılcımların "nükleer yangına" dönüşmesi.
Bu sadece ABD'nin değil Ortadoğu'nun da ortak kaygısı.
Moldovya'daki bir nükleer enerji santralinin yöredeki tüm coğrafyaları etkileyen nasıl bir felakete dönüştüğünü hatırlayın.
Ve
Çok daha büyük, "mega" etkisi olabilecek bir nükleer çatışmayı hayal edin.
Taraflar -şimdilik- bu dehşet dengesini bilincinde görünüyorlar. Birbirlerini doğrudan hedef almak yerine "vekalet" nokta eylemleriyle yetinmekteler.
Ancak
Amerikalı gözlemcilerin söylemiyle bölge "çıra yığını" gibi.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıTORNAVİDA UZAKLIĞI
Önce
İran gerçekten "nükleer devlet" mi sorusunun cevabı Raviv Drucker'in son haftalarda kanal 13'te yayınlanan araştırmacı haber dizisine göre "İran, nükleer eşik devleti konumunda."
Yani
Nükleer silaha sahip olmanın bir tık yakınında. Karar verilip düğmeye basıldıktan en geç birkaç hafta içinde nükleer silaha sahip olabilir.
Ancak
Bu varsayım pek de tatmin edici değil.
Çünkü Kaynak "İsrail istihbaratı."
Hamas'ın barbarca 7 Ekim saldırısından sonra İsrail istihbaratının reytingi eskisi kadar yüksek değil.
Belki de İran o birkaç haftalık "eşiği" aşmış olabilir.
İsrail de 1967-1969 yılları arasında Levi Eşkol'un Başbakanlığı döneminde "nükleer eşiği" gizlice geçmişti.
O zamana kadar küresel inanç "nükleer eşiği geçme eyleminin gözlemlenebilir, izlenebilir" olduğuydu.
İsrail vakası bunun böyle olmadığını ortaya koydu.
Bu bağlamda, İran'ın da nükleer silaha sahip olma sürecinde "eşiği aşmış olduğu" düşünülebilir.
En iyi ihtimal için üretilen bir deyim var. "Tornavida uzaklığı" Açılımı "tornavidayla birkaç sıkıştırma yapmakla nükleer silaha erişebilir" diye yapılıyor.
3 DAKİKA
Şeria Nehri'nden Akdeniz'e İsrail'i bir savaş jetinin geçmesi sadece 3 dakika.
İsrail'in ilkesi "olası savaşları daima ülke sınırlarının dışında yapmak."
İsrail'in ilk Başbakanı David Ben-Gurion İkinci Dünya Savaşı sırasındaki "Yahudi soykırımının yeniden yaşanmasına" karşı en güçlü önlemin "nükleer silah olduğuna" inanıyordu. Bilim adamlarını Negev çölünde araştırmalar yaptırdı.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıÇalışmalarda "Uranyum" bulundu.
İsrail Atom Enerjisi Komisyonu kuruldu.
Negev'deki Uranyumu fosfattan arındırma ve "ağır su" elde etme tekniklerinde ABD seviyesi yakalandı.
Fransa'yla işbirliği yapılarak Dimona'da ilk nükleer tesislerin kurulması kararlaştırıldı.
Anlaşmaya göre reaktörün gücü 24 megawaat olacaktı. Ancak kurulan reaktör 3 kat büyüklüktedir. Tesiste nükleer silah yapımı için en önemli unsurlardan olan plütonyumdan yılda 22 kg üretilmekte.
1967 Altı Gün Savaşı sonrası İsrail nükleer silah üretiminde gaza bastı.
Zamanın Savunma Bakanı Moşe Dayan "sürekli büyüyen geleneksel ordudansa nükleer silahlara sahip bir orduyu tercih ettiğini" söylüyordu.
Kendi ürettiğinin yanı sıra Mossad'ın paravan şirketleriyle çok miktarda Uranyum, İsrail'e getirildi.
1980'li yılların başına gelindiğinde "İsrail'in artık termonükleer" silaha sahip olduğu konuşulmaktaydı.
2000'li yıllara gelindiğinde "İsrail'in 70-400 arasında nükleer savaş başlığına sahip olduğu" değerlendirmeleri yapılıyordu.
strong class'read-more-detail'Haberin Devamı1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında çok sayıda Yahudi Sovyet nükleer bilim adamı İsrail'e göçtü.
İsrail nükleer silah iddiası en yüksek olan ülkeler arasında yer aldı.
SAMSON HAREKATI
"Samson Harekatı" adlı plan "düşmana nükleer saldırı dahil tüm imkanlarla topyekun cevap vermeyi" öngörmektedir.
Ve bir not
1973 Arap-İsrail savaşı başladığında Golda Meir başta olmak üzere İsrailli yetkililer acil durumlara hazırlık olması açısından 8 adet nükleer savaş başlığı taşıyan F-4 Phantom savaş uçağının 24 saat alarmda olacak şekilde havalanmaya hazır bekletilmesi emrini vermişlerdi.