Ukrayna Savaşı: Matematiği ve savaş ekonomisi

Ukrayna Savaşı, ne yazık ki yine gölgede kalmaya başlıyor. Başta Ortadoğu olmak üzere, farklı coğrafyalarda yaşanan gerilimler ve çatışmalar, yaz rehaveti ve bazı NATO müttefiklerinin iç politikadaki sıkıntılı süreçleri, dikkatimizi Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan uzaklaştırıyor.

Yazının başlığı yanıltmasın; Ukrayna-Rusya Savaşı'nda şifreli haberleşmeden veya kodlamadan bahsetmeyeceğim. Konumuz, savaşan taraflar arasında yaşanan hacim sorunu. Bu matematiksel sorundan yola çıkarak, Ukrayna'nın neden yerinde saydığını ve Rusya'nın, yüksek insan maliyetine rağmen nasıl ilerleme kaydettiğini ve mevzilerini güçlendirdiğini anlamlandırmaya çalışacağız.

Şubat 2022'de savaş başladığından bu yana, NATO müttefikleri Ukrayna'ya neredeyse 'sınırsız' destek sözü verdi. Ancak zamanla, mühimmat teslimatı konusunda kum saati boşaldıkça, bu taahhütler sözde yenilendi ama fiiliyatta daha cimri davranmak zorunda kalındı. ABD dışındaki müttefiklerin zamana yönelik taahhütleri ise devam ediyor. Bir başka deyişle, savaş ne kadar sürerse sürsün, Avrupalı müttefikler ateşkes sağlanana kadar Ukrayna'yı destekleyeceklerini belirttiler. Buradaki sıkıntı, herkesin de anlayacağı gibi, sürede değil; desteğin türü ve hacmi konusunda yaşanıyor.

Rusya ise, savaşın ilk günlerinde olayların tasarladığı gibi gitmediğini fark etti. Çok sayıda asker ve teçhizat kaybetti, mühimmatı hızla tükendi. Zira Moskova, Ukrayna'yı 10 günde işgal etmeyi planlamıştı. Ancak işler umduğu gibi olmadı. Önce Çin, Kuzey Kore ve İran'dan mühimmat ve İHA tedarik etmeye çalışan Rusya, eksiklerini gidermek için savaş ekonomisine geçti. Hem orduya katılacak asker sayısını artırdı hem de mühimmat eksikliğini gidermek üzere yatırımlar gerçekleştirdi. Maalesef, bu konuda da başarılı oldu.

Ukrayna-Rusya Savaşı'nda, Osipov, Lanchester veya Pietro Riccardi gibi isimlerin savaşı matematikleştirme çabalarından ve bulgularından yola çıkarak bir analiz geliştirmeyeceğim. Ancak gelinen noktada bir bilanço çıkarmak ve geleceğe yönelik gelişmeleri anlamlandırmak amacıyla ipucu niteliğinde birkaç hususa değineceğim.

Washington yönetiminin Ukrayna'ya silah verme/satma konusundaki kararsızlığına ve Avrupa ülkelerinin 'savaş ekonomisine geçiş' söylemine rağmen mühimmat üretim hacmini istenilen seviyeye bir türlü artıramamalarına karşılık, Moskova hem savaş ekonomisine geçişi gerçekleştirdi hem de mühimmat üretimini ciddi anlamda artırdı.

Rakamlarla konuşmak gerekirse, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin de belirttiği üzere, NATO Müttefikleri Rusya'dan 24 kat daha zengin ve nüfusları 7 kat daha fazla. Buna rağmen, 2024 yılında Rusya NATO ülkelerinden 4 kat daha fazla mühimmat üretiyordu. Bu fark 2025 yılında bir miktar kapandı ancak Rusya hâlâ 3 kat daha fazla mühimmat üretebiliyor. 2024 yılında NATO ülkeleri 1.2 milyon 155mm mühimmat üretebilirken, Rusya aynı dönemde 4.5 milyon 152 mm ve 122 mm obüs üretme kapasitesine sahipti. Üstelik Rusya'da mühimmat üretme maliyeti Avrupa ve ABD'ye göre çok daha düşük.