Milliyetin 75. Yılında: Dünyayı Türkiyeye taşıyor

Bir gazete yalnızca haberin değil, zamanın da tanığıdır.

Milliyet, 75 yıldır sadece Türkiye'nin hafızasını yazmakla kalmadı, ülkemizin dünyaya açılan penceresini de her zaman açık tuttu. O pencere, bazen dar bir aralıktan da olsa, dış haberlerle parıldadı. Çünkü dünyayı anlamadan, Türkiye'yi doğru anlamak imkânsızdır.

Bugün geçmişe baktığımızda, Soğuk Savaş'ın hırçın rüzgârlarından, OECD'nin dağıttığı Marshall yardımlarına, Berlin Duvarı'nın yıkılışından Körfez Savaşları'na, Arap Baharı'ndan Kıbrıs sorununa, Türkiye'nin AB yolculuğundan Brexit'e kadar; her önemli gelişmede Milliyet'in dış haberler kadrosunun izlerini buluruz. Bazıları masada, bazıları ise sahada, dünyanın dört bir köşesinde

Milliyet'in dış haberciliği yalnızca eski deyimle bir "vakanüvislik"le sınırlanmadı, çünkü bir olay aktarımı olmaktan çok daha fazlasıdır. Olayların ötesine geçer; her birinin ardındaki derin dinamikleri çözümlemeye çalışır, güçlerin ve ideolojilerin iç içe geçmiş yollarını okumaya ve aktarmaya çalışır. Muhabirler, tarihin en kritik anlarında, en zorlu bölgelerde, bazen hiç bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkarır. Milliyet her zaman bu gerçeklere tanıklık etti, ve okuruna yalnızca haber değil, bir perspektif, bir bakış açısı sunmaya gayret etti.

Ve bu başarı, sahada ter döken, yeri geldiğinde riskleri göze alan, yıllar boyu Milliyet'in sesini dünyaya taşıyan muhabirlerin emeğiyle mümkün oldu. Paris'te Mişel Perlman, Londra'da Nuri Çolakoğlu, Brüksel'de Mehmet Ali Birand, Washington'da Turan Yavuz, New York'ta İskender Songur ve Sema Emiroğlu, Viyana'da rahmetli Ali Haydar Yurtsever Hepsi, Milliyet için yalnızca birer isim değil, kalpten kalbe köprü kuran, bilgelik ve cesaretle donanmış gerçek kahraman gazetecilerdi.

Ve elbette, Milliyet ve "dış haberler" denildiğinde, adı anılmadan geçilemeyecek bir efsane: Sami Kohen.